hadi hayırlısıçırılçıplaktı düşlerim hayatta tırnaklarını geçirmeseymiş gecelerime gölgem güneşe yasak olmazmış herhalde neyse “çocukluğum” diyorum hani “içimde binlerce renkleri vurulmuş uçurtmam vardı” demiştim ya yalancıktan gözyaşlarım kadar yalandı benim haber-magazin sayfalı şeytan uçurtmalarım vardı bir de maviye çalan umutlarım bakıyorum da şimdi prangalarım bir nilüfer gibi açıyor bileklerimde tanıdığım tüm kör cellatlar da Azrail yolu gözlemekte sağ olsun yokluğunda açık bir büfe nefsimde bir kuş bir de sütü eksik ruhumun katmerlerinde ne diyelim hadi hayırlısı hayırlısı da az daha ölmeyeydim acılarımla iki lafın belini kıracaktık kendimizce hep ebeyim bu aralar kıyısından köşesinden yakaladıkça kaçan tüm mutluluklara da sobeyim ağızlar dolusu susum kimin umurundaysa çözemedim dünya mı yalnız yalnızlık mı ben oysa izole edilmemiş çokluğum gibiydi pencerem bozdurduğum tüm düşlerim tedavülden kalkmış ne diyelim hadi hayırlısı hayırlısı da az daha ölmeyeydim ağız dolusu küfürler sıkacaktım alnımın ortasına tüm kapı önü beklemelerinin de modası geçmiş diyorlar hiç bir ıslak bakışta çalmayacakmış artık kapımızı aşk için de ilmeği kaçmış ateşten bir hırka diyorlar neyse ki biz buz gibi sevdalıyız… ilhanaşıcınisanikibinonaltı |