AH BİLSENuzakların dili olsa da sana hasretin gözlerini anlatsa yollardan geçen her korna sesine nasıl kocaman açıldığını istemsiz bir kaç damla tuzlu suyun geçtiği yanaklarımı yakarak yol yol iz bıraktığını. erik ağaçları gelinlik giyinmiş yeni mevsim kuşanmış geleceği ben hala yağmurlu o sabahın izlerini takip etmekteyim adın soluma her çarptığında bumerang gibi sekip kaybolur bir zaman sonra yine döner geldiği noktaya vurur vurur da anılar günün şakağına düşer avuçlarıma ah bilsen insan hasretten ölemiyor zaman el çabukluğuyla kabuk bağlıyor yeniden kanatmak için. şu an burnum cama yapışık dışarıda başlayan günün ayak seslerini takip ediyorum bir sokak kedisi köşeyi dönüyor arkasına bakmadan karşı komşu elindeki çarşafları penceresinden silkeliyor bahara bakkal amca taze ekmek kokusunu sarıyor sokağa kimsesiz bir çocuk ayağında yırtık ayakkabılar eli yokluğa açık kaderin ona yazdığı yazgının peşinde utanıyorum Allahım benim yüreğimde hala neden yağmurlar cirit atıyor. bir hayırsız adama ağlamak Vatana ağlamak kadar kutsal olamaz biliyorum kimsesizliğin başında bu kadar cendere varken aşk için ölmek de günah camdan seyretmek kadar. ah bilsen kararsızlığımın arkası yalnızlık kokar bense bencilliğimin içinde boğulmaktayım. Ayvazım DENİZ |