Gurbetten Sılaya
Evimden uzakta gurbet eldeyim
Perişan virane bitkin haldeyim Lambalar yanmıyor sokaklar loştu Ellerim kaskati yüreğim boştu Nerede çay bahçem nerede bağım Dereler tepeler kar boran dağım Hasret gözümde ki yaşları söktü Duvarlar üstüme üstüme çöktü Ana baba kardeş dostlar yarenler Oya işleyenler kazak örenler Dere kabarınca yolu aldımı Acaba göllerde balık kaldımı Caminin hocası köyün ebesi Büyüdümü kör Nacinin bebesi Kümeste follukta yumurta varmı Kirazdan aşırsak Hafız kızarmı Dikenler ağaçlar kurumuş çalı Burnumda tütüyor köyümün halı Çamaşır asanlar odun kıranlar Çaylı muhabbete ortam kuranlar Aşağı değirmen hala açıkmı Aynalı Raziye açık saçıkmı Çocuklar körebe oynuyorlarmı Ömerler yemekten doymuyorlarmı Yolun üstündeki çiçekler yaşmı Sümbülün Ramazan yine ayyaşmı Düğünde horonlar kuruluyormu Gençler oynamaktan yoruluyormu Kuşlar cıvıl cıvıl öterken dalda Anlarsın özlemi gurbette kalda Boğulduk burada insanlar alem Devamlı stresi yazıyor kalem Selam sıladaki toprağa taşa Selam kuzinede pişen lavaşa Selam dedelerin ak sakalına Selam memleketin şen bakkalına Selam kerpiç dama düşen çiseye Selam bıçak biletilen köseye Selam başak vermiş ekinlerine Selam köyümüzün sakinlerine Ekmek uğruna gurbet çilesi çeken, sıla hasretini derinden yaşayan herkes adına...... |