saman kağıtlarıyeşerteceğim diye gün griye döndü artık göz yaşı dökme çöllere bitti delilik mesailerim gömülürken gecenin içine bir dal kağıdım bile yok demedim mi ağla papirüslere yol geçen hanına dönmüş yüreğim merdivenleri bile hallaç teli misali direk mi kalır şimdiki demlere sam yellerinin en nemlisinden üfle nil bu; bereketi külliye olsun bel vermiş damlarıma direğim kurudu diyorsan pınarlarım sok ra’nın kabrine kipriklerini aç yukarıya ellerini nice yakarışlarım yapışmış demirkazığa yek damla su vermez mi dualarım hangi çeliğe su verirsen ver, illaki bir sap olacak ardında kanım deliyken omzuma koyduğun ellerin gibi zaman mı kanatlıydı biz mi kuşa kurşun atmadık kamış kalınlığına gelince olsun bari ayaklarıma teselli bergüzardır derim boğum boğum olsun dizlerime koltuk değnekleri papirüs diplerine ağla tüm tekke kavaklarını kuruttun ne bel koyacağım ne de tütün saracağım ağaç kalmadı artık gece mi ağır sen mi ağırsın dillendiremiyorum anılarımı çok günahlar biriktirdik şimdi arzuhâl yazma zamanı kasım |