birinin kulpu kırık üç fincan
günler
erdi bahara uzağız artık kıştan o iç titreten soğuklardan buyursun gelsin üç cemre ile çağrılan gelin edasıyla bin bir nazla salınan şu bizim meşhur nisan şairin dediği gibi nisanda toprağa karışmalı insan dilin her söylediğine kalp inanır mı hiç sanmam şeftali ağaçlarının gölgesi alabildiğine yeşildir şimdi üstleri de pür çiçek pembe pembe renklerin gülücüklüsünden en büyülüsünden ocağa bir cezve sürsen şöyle kahvenin tazesinden isterim o oval gümüş renkli tepsiden tepsiye de bir dantel örtü tabi istersen yemenden gelmişcesine güzel olur elinden lokumları unutmadım giderim Eminönü’ ne gül pembesinden çocukluktan aşina olan şekerlemeciden alırım gelirken onlar benden ve de dede yadigarı birinin kulpu kırık üç fincan bilirim sorarsın biri benim biri senin üçüncüsü kimin o da kahve muhabbetine hasret kaldığımız dostlar için soğuyunca telvesini dökeriz şeftali ağaçlarının altına kim bilir belki de karışıverince toprağa kucaklaşır daldan düşen pembe yapraklarla ulaşır kahve kokusu onlara da bakma adının kara olduğuna vefalı bir anadır toprak avuç açar yağmur yüklü bulutlara gel sende der rüzgâra dilediğince yay havaya es duyur sağa sola sabah sabah radyoda bir şarkı nazire yapar gibi ’senden haber gelmeyince bir kar yağar ince ince sevgilim diye her gece karanlığı sarayım mı’ tly |
Her şiirde bir sevda hikayesi anlatılır.
Beğendim…
....................................... Saygı ve Selamlar...