KURGULANMIŞ OYUN
Udumun telleri hangi ara buz tuttu,
Mızrap harap, Dünya bitap. Bu aralar, Taksim geçmiyor ki hayat, Sesimde ne bir tat Ne de içimde bir inanç. Savaşın bilançosu ağır, Haykırsam da kulaklar sağır. Zaman yarasaların kör gözlerinde esir, Deniz yok olma aşamasında, Belki de yosun kokusuna hasret kalacağım. Martıların koylardan göçüşüne şahidim, Dalgaların pes edişine, Balıkların karaya vuran Çocuklara eşlik edişine, Anaların yürek yakan ağıtları, Yağmur bulutunda Şimşekler çakıyor, Anladım ki cehennemin tam ortasındayım. Fosilleşmiş düşüncelerin, Ağır aksak zincir şıngırtısını duyuyorum. Cadı kazanında kaynayan Sefillerin çığlığını, Tüyleri koparılmış, Tütsülenen güvercinin haykırışını, Zeytin dallarına linç girişimi yapanların Kahkahalarını duyuyorum. Uyumak, Rüya görmek, Ne kadar da yabancı. Masallar ise hepten yalancı, Kurgulanmış oyunda, Mızıkçılık yapmak istiyorum, Arkamda duran Boşluk yalancı... H. Çiğdem Deniz. |