Biliyorum beni sevmediğini
boynuma asıp da kırık gitarı
çalıyorum beni sevmediğini yaralı oğlakdan daha beteri meliyorum beni sevmediğini sarf-ı enerji‘yle feryad ederim burnum doğrusuna yürür giderim gülüşüne gözyaşımı adarım suluyorum beni sevmediğini kirec karıştırdım kara kömüre şifalı hap dedim paslı demire müzmin ıstırabla kuma çamura buluyorum (1) beni sevmediğini evrenin yıldızı ve ayı varken sıfırın gözünde çok sayı varken sevenin dünyada bir payı varken alıyorum beni sevmediğini visal ümidiyle yanına yettim her gece taşların üstünde yattım hasretini saçlarımda hiss ettim yoluyorum beni sevmediğini sevdamın uğruna çiçek dererken nefs denen mefhumu yere sererken felekden bir parça umut ararken buluyorum (2) beni sevmediğini talih yüzümüze yine gülmedi toprak nimet olduğunu bilmedi bahçeler kurudu mahsul olmadı soluyorum (3) beni sevmediğini kimim kimsem yok bir yudum su vere cemalini çizdim beyaz duvara ayaklarım gitmez hiç bir civara çeliyorum beni sevmediğini birden oldun satrancımı mat eden inadımı yüksek tuttum çıtadan okulda sınıfda kara tahtadan siliyorum beni sevmediğini bazen yere baktım bazen havaya savaş açtım haşareye güve‘ye çeşmelerde dibi delik kovaya doluyorum (4) beni sevmediğini ayrılık ateşi kalbimi yaktı şimdi kâbuslardan kaçmanın vakti son ümit ki o da elimden çıktı salıyorum beni sevmediğini mengeneye verdim elim kolumu hatırladım bazen mahzun ölümü hoş bakışın sanki pasta dilimi bölüyorum beni sevmediğini bir yolsun inişin çıkışın bıçak gerdanına güller takışın bıçak bana kafdağından bakışın bıçak biliyorum (5) beni sevmediğini hiç boyun eğmedim ağaya beye dertlerimi deştim gün saya saya farzdan sonra sabır namazı diye kılıyorum beni sevmediğini aşk olmazsa huzur gelmez vatana selam olsun aşkı kalpde tutana bazen patiskaya bazen ketene beliyorum beni sevmediğini zilletime attın avaz kahkaha yalvarayım sana istersen daha ağlamakdan gına geldi bu ruha gülüyorum beni sevmediğini gözyaşım benziyor şimdi nehire âyan oldu batın ile zâhire bal uman parmağım battı zehire yalıyorum beni sevmediğini sevda ordusunun taburlarında çöl develerinin kamburlarında unlar nem tutuyor kalburlarında eliyorum beni sevmediğini sus emri versen de değil elimde hayat denen bu muamma filimde kekemelik hasıl oldu dilimde doluyorum (6) beni sevmediğimi. alevlendi başım börkte ve feste mağdur oldu ömrüm altın kafeste ecel kıyısında ve son nefeste soluyorum (7) beni sevmediğini Aydın der ki şiir bitti sözüm yok kader buymuş evhamıma çözüm yok delil şahid göstermene lüzum yok biliyorum (8) beni sevmediğini Burada bazı ayaklar aynı sesi verse de, farklı fiillerdir. Cinas iddiasında da değilim. (1) Bulamak (2) Bulmak (3) Solmak (4) Dolmak (5) Bilemek (6) Dolamak (7) Solumak (8) Bilmek Aydın Bayrakdar, Almanya, 10 Mart 2016. |
Hatta bazı kelimelerde o kadar uzun süre duraksadım ki, şayet bu esnada savaş durumu olsaydı, sırtımdan oklanabilirdim. O derece dikkatle okudum ustam.
Destansı bir şiirdi. Ne vakit yazdın ustam? Millet uykusundayken, siz sanırım nöbet tutar gibi şiiri yazmakla meşguldünüz.
Saygılar sunuyorum, hecenin en ustasına en kalbi sevgi ve muhabbetlerimle.