ÖYLE BİR HAZAN Kİ...Dil hâmuş, dîde giryân, gönül mahzun, şikeste, Bütün renkler kaybolmuş, âfak meş’um bir siste. Ne gülistanda gül var, ne seherde bülbüller, Gül, kurumuş vazoda, bülbül suskun, kafeste... Öyle bir hazanına ermişiz ki şu dehrin, Her damla göz yaşında, acısı var bin zehrin. Bir arabesk ses sarmış, havasını tüm şehrin Bestekârı olmayan, hazin, meçhul bir beste... Bu bestede, bir devrin, ’fetret’e dönüşü var, Yanan bunca kandilin, sessizce sönüşü var, Işıkların kararıp, perdenin inişi var Üflenen ’sûr’ misali, bu kahrolası seste... Ünal Beşkese :::::::::::::::::::::::::::::::::::::::. hamuş...............:suskun dide...................:göz giryan................:ağlayan şikeste..............:kırgın, yenik âfak..................:ufuklar dehr.................:zaman, ebediyete uzanan zaman fetret...............:bir işteki aksama, gevşeme, bozulma sûr..................:kıyamette, İsrafil tarafından üfleneceği bildirilen boru |
Severek taktir ettim. Beğendim.
............................. Saygı ve Selamlar...