anlamadanmeğer ne çok azrailler doğurmuşum ben seninle ve büyütmüşüm yüreğimde kundaklara saramadan soluk yüzlü ruhsuz insanların kirlenmiş izbe şehri burası gece alıcı kuşlar can almak için dört dönerken başımda ki ölümcül bir arzu tenimden sıyrılıp tenine dolanmış ulaşmış sana ben daha hiç bir şeyin farkına varmadan oysa ki...bu ölüler şehrinde hep soluklarım k/anardı benim kıraç topraklarında yeşerme savaşıymış benim bu sevdam ve hatta alı pembeyi moru kıskandıran çocuksu gülüşlerim teker teker ç/almışlar yüzümden benim haberim olmadan oysa ki tenin tenimde ezber bozduran idam sehpam olmuş benim ben ilmek ilmek işlerken seni ruhumun bu dar sokaklarına ki... tek niyetim işgal edip kalmaktı yüreğinde bir ömür boyu yüreğinin dehlizlerinde kayboldukça kaybolmuşum anlamadan yanılmışım üç kuruşluk adamların omuzlarına ağır gelirmiş böyle aşklar ve soğuk bir namlunun ucunda inlerken ölürmüş bütün umutlar ki şarhoşluk anladım ki hep aynıdır aşkta ya da şarap da anladım ki aşkın dolandıkça dolanmış prangalı ayaklarıma artık bundan sonra kan tüküren sancılı ağıtlarının ardına kazı benim adımı umut etmenin faydası olmayacak senden sonra ki hayatıma ki sen masalların arasında kaçmış sözde satılık aşklarına koş kim vurduya getirdiğin bu gözyaşlarım vebalin olsun boynunda şimdi yüreğimde beni küle çeviren bu sızının adı yok istersen yanılgı de istersen yarımlılık ama illaki bir adı olsun dersen ölüm de kısaca.... ay/su |
her zaman kaleminiz böyle daim ve kavi olsun