İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
DİNİ SOHBETLER ( Kur'an Işığında) Hüseyin TURHAL
Bu kitap, Kur'an'ın Berrak Işığında, inancın özünü yeniden keşfetme davetidir. Yüzyıllardır süregelen Arap, Yahudi gelenekleri ve mitolojik rivayetlerle perdelenmiş olan gerçek dini, akıl ve sorgulam...
70. Bölüm

Kerbela ve Aşura: 1400 Yıllık Acı

16 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

Bu makalemizde, İslam dünyasında 1400 yılı aşkın bir süredir canlılığını koruyan Kerbela Vakası ile Aşura Günü arasındaki ilişkiyi, karanlıkta kalmış yönlerini derinlere inmeden yüzeysel olarak irdeleyeceğiz.
Kerbela Vakası'nın Mahiyeti
Kerbela Vakası, Emevi hanedanının İslam dinini yok etme girişimi olarak görülmektedir. Bu hareket, Hz. Muhammed'e duyulan kin ve kibrin bir yansıması olarak, onun getirdiği dini bozmayı, Kur'an'ı devre dışı bırakmayı ve Ehli-Beyt'i (Peygamber'in ev halkı, çocukları ve torunları) yeryüzünden silme teşebbüsüdür.
Hicret'in 61. yılı, Muharrem ayının 10. günü, yani 10 Ekim 680 tarihinde, Ninova (Kerbela) çölünde gerçekleşmiştir. Emevi Halifesi 1. Yezid'in ordusu, Hz. Muhammed'in torunu ve İslam'ın serdarı Hz. İmam Hüseyin ile beraberindeki 72 akraba ve dostuna kurduğu pusu ile Kerbela Vakası'nı gerçekleştirmiştir.
Kerbela'da Yaşananlar
Yezid ordusu, Hz. Muhammed'in torunlarını ve Ehli-Beyt'ini Kerbela çölünde günlerce aç ve susuz bırakarak işkence etmiştir. Zalim Yezid'in askerleri, Hz. Hüseyin'in bedenini ok ve kılıçlarla parçalamış, başını kesmiş ve cesedini atlarla çiğnemiştir. Olay sırasında Kur'an yazılı deri sayfalarının yakıldığı, tüm erkek çocuk ve gençlerin vahşice öldürülerek başlarının mızraklara takıldığı belirtilmektedir. Ehli-Beyt'ten olan temiz ve masum kadınlar ile kız çocukları ise, Kerbela'dan Şam'a, oradan Urfa, Halep ve Adıyaman'a kadar şehir şehir dolaştırılarak insanlık dışı muamelelere ve işkencelere maruz bırakılmıştır.
Hz. Hüseyin'in mübarek başı, altın bir tepsi içinde Yezid'e sunulmuş; Yezid, Hz. Muhammed'in torununu katlettiği o günü "bayram ve zafer" ilan etmiştir. Yezid, bu zaferi kutlamak için aynı gün Aşura Çorbası pişirip halka dağıtmıştır.
Kerbela Sonrası Siyaset ve Din
Yezid, bu olayların ardından sarayında Kur'an'ı devre dışı bırakmış, Müslüman maskesi altında saltanatını sürdürmüştür. Ehli-Beyt'e yapılan bu zulümden sonra, uydurma hadisler düzenlenmiş, ilmihal kitapları yazılmış ve Kur'an'ın önüne geçilmiştir. Müslümanlar fırkalara bölünerek, dinî söylemler maskesi altında din ile aldatma politikalarıyla iktidar devam ettirilmiştir.
Bu bakış açısına göre;
İslam dini Kerbela'da kesintiye uğradı ve Müslümanlar bölündü.
İslam dini Kerbela'da parçalandı ve Müslümanlar Kur'an'ı terk etti.
Müslümanlar Kerbela'da mezheplere bölündü, birbirine düşman oldu ve birbirini tekfir etti.
Aşura Çorbasına Dair Duruş
Hz. Muhammed'in Ehli-Beyt hanedanına zulümler yapıp, Kur'an'ı devre dışı bırakarak torunlarını vahşice öldüren ve ardından bunu zafer ilan edip bayram havasında Aşura çorbası pişirip dağıtan Yezid ve ordusunun bu çorbasını içmeyeceğim/tatlısını yemeyeceğim.
Bu zulmün üstünü tatlı bir çorbayla örtme ve Müslümanları kandırma politikası izlenmiştir. Tüm bu zulümden sonra, Kur'an'da olmayan bir oruç (Aşura Orucu), katili yücelten bir eylem olarak zorba bir saltanat dayatmasıyla Müslüman halka kabul ettirilmiştir.
Müslüman maskesi altında saltanat süren bu zihniyet, 1400 yıl boyunca gerçek Müslümanlara zulüm etmiş; mescitlerde Hz. Ali'ye ve Ehli-Beyt'e küfürler edilmiştir. Kur'an dışından hurafe, safsata ve rivayetlere dayalı geleneksel inançlar uydurularak, şeriat maskesi altında İslam âlemine sunulmuş ve iktidarlarını sürdürmüşlerdir.
Bu durum, İslam dünyasında mezhep çatışmalarıyla kaos yaratmış, haramlara helal katmış, ilim, bilim ve teknolojiyi "gavur icadı" ilan ederek İslam dünyasını Orta Çağ karanlığına sürüklemiş ve günümüzde ilimden, bilimden ve teknolojiden mahrum kalmasına yol açmıştır.
Yezid'in onca zulümden sonra, zafer bayramı havasında pişirdiği o tatlı çorbadan içmeyeceğim.
(11 Eylül 2019)
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL