AP AZİZ DEDE
( Yedioluk'tan Doğan Işık )
Roman
Hüseyin TURHAL
Anadolu coğrafyası, yüzyıllardır sadece toprak değil, aynı zamanda inançların, sırların ve erenlerin nefesini de taşır. Bu topraklarda yetişen her bilge, her Dede, birer manevi ışıktır. Adıyaman’ın yü...
Aziz Dede’nin uzun süren, yer yer çileli gurbet yolculuğu, onu nihayet aradığı durağa getirmişti: Yedioluk Köyü. Buranın eski adı, çevredeki manevi havayı yansıtır gibi, Şahmir idi. Köy, Alevi-Bektaşi inancının sıcaklığını taşıyor, ancak Aziz Dede, yol boyunca edindiği düsturu burada da koruyacaktı: Türk, Kürt, Alevi, Sünni ayrımı yapmamak, kucağını bütün insana açmak. Köyün sakinleri, yorgun ama bilge bakışlı, üç telli curası sırtında bu misafiri hemen bağırlarına bastılar. Aziz Dede, yıllarca süren nefs terbiyesinin ardından, aradığı sessizliği, huzuru ve Hakk'a yakınlığı burada bulmuştu. Bu, sadece fiziki bir yerleşim değil, aynı zamanda manevi bir 'hâll oluş' idi. Artık övünme tehlikesi yoktu. O, sadece bir misafirdi, bir dervişti. Yedioluk Köyü'nde sade bir hayat kurdu. Parayı sevmeyen yapısı gereği, geçimini helal yollardan sağladı, kimseden beklentisi olmadı. Köylülerle bir araya geldiğinde, sözleri derin bir hikmet içerirdi, ancak nasihati asla kibirle verilmezdi. Onun öğretisi, dört kapı kırk makamın en temel düsturuna dayanıyordu: "Eline diline beline sahip ol." "Kalbini temiz tut." "İnsanı sev." "İyilik yap." Bu dört cümle, Aziz Dede'nin yaşam felsefesinin özetiydi. Eliyle kimseye zarar vermez, paranın esiri olmazdı. Diliyle asla yalan söylemez, gıybet etmez, kimseyi kırmazdı. Beliyle ise nefsani arzuların kölesi olmazdı. O, yaşamıyla örnek oldu. Özellikle köy meydanında curasını eline aldığında, çıkan ses, kalp temizliğinin bir yansımasıydı. Çaldığı her nefes, herkesi kucaklardı. Köyün Alevi-Bektaşi inancına sahip olması, onun Ağuçan ocağından getirdiği mirası yaşatması için doğal bir zemin hazırlıyordu, ama o, bu zemini genişletmek için çabalıyordu. Bir gün, çevre köylerden romatizma hastası bir kadın, Aziz Dede'yi duymuş, Yedioluk'a gelmişti. Kadın acı içinde kıvranıyordu. Aziz Dede, kadına bir ilaç vermek yerine, onunla saatlerce konuştu. Ona insanı sevmeyi ve kalp kırmamayı anlattı. Ardından, üç telli curasıyla bir deyiş çaldı. Deyiş bittiğinde, kadının yüzünde derin bir rahatlama vardı. "Hastalık bazen bedenden değil, ruhtan başlar bacım," dedi. "Sen kalbini temiz tut, iyilik yap. Gerisi Hakk'ın takdiri." Köydeki bu sade ve erdemli yaşam, Aziz Dede'nin kerametlerinin daha da artmasına neden oldu. O, kerametlerinin büyümesinden korktuğu için doğduğu yeri terk etmişti, ama ne kadar kaçarsa kaçsın, batıni yönü onu takip ediyordu. Aziz Dede artık Yedioluk'un dedesi değil, sessiz bir Baba'sı olmuştu.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.