Balýk kokan ölümü, taze ceninle yemlediler Ötzi.
Tuzlu sularda kuruttular.
Anne karnýndan giyindiðim deriden elbiseleri,
Kaderim ki boynundan zincirlere vurulan ram
Âhirine razý gelen toprakta ki mercan,
Derin sularda nisyana terkedilen
bir o kadar insaným,
insan..!
Sürgüne âþinâ coðrafyamýzýn damarlarýna,
kan þýrýngaladýlar Ötzi.
Yollar sýzdý,
petrol mavisi aðlayýþlarýmýn göz çukurlarýndan.
Yedi kat göðü, varil bombasýyla
vurdular kuþaðýndan.
Güneþ, demirden kanatlý ölüm,
Rüzgâr, kaval kemiklerimde deprem,
kulaklarýmýn çýðlýk enkâzýnda,
yer kabuðu neslimin kromozom mezarlýðý...
Okyanuslarý göðermiþ sübyan dudaklarý ile
yýkadýlar Ötzi.
Balondan ecel yudumladý hayat,
membâýndan göçmen kuþlar...
Hakikâtin tükürük bezlerini keyifle yutarken,
hýrsýn otuz iki diþinde sarmaþýk salyalar...
Güneyin kývýrcýk saçlý kýz çocuklarýný,
kuzeyin zemherinde
kýna taþlarýna küstürdüler.
-ve içimdeki serçeler Ötzi!
serçeler hazýr olda gözyaþýndan kurþuna dizildiler...
Saç diplerimde þarapnel neþterleri,
sýrtýmdan kaburgalarýma aðýt yakan sýzýlarýmla
bir tutam vicdan simidi ile tutundum filikalardan...
Mevsim sen,
içim cehennem...
Uyandýr bütün canlý renkleri Ötzi..!
Açlýðý, zûlümü çizdiðim kara kalem resimlerimden,
Kurtulsun insanlýk, kara sinekli ölümü
revâ gören
vurdum duymaz yeryüzünden!...
Muharrem KÜÇÜK