Ýstanbul uyuyordu
Iþýklarý görüyordum sadece
birdenbire sönüveren
Hatta denizin bile uyuduðunu
Mavi mavi yansýtmadýðýný seni
Bir buðulu camdan gördüm
Bir kararsýz güneþin altýnda
Bir yalansýz söz gibiydi yok olmak
O an
Bir bakkaldan þeker almak
Yahut gazetelerin iç sayfalarýnda
Ölüm haberleri okumak gibiydi
ÝSTANBUL’DA OLMAK.
Güpegündüz
Resmi çizilmemiþ bir tuvaldeydi
ÝSTANBUL
Daðýnýk, hazýrlýksýz bir kadýn gibiydi
Yollar, duraklar...
Ve aðaçlar bakýnca uçuveren
kuþlar gibiydi
Ýstanbul uyuyordu..
Gözlerini, yüzlerini okuyamadýðým
duyarsýz, taþtan kýzlar gibi...
Ruhsuz bir kelebek kabusuydu herþey
Ve en korkunç sessizlikti iþportacýlarýn,
arabalarýn, vapurlarýn sesleri.
O an uzanmak istedim ellerimle
ve uyandýrmak ah uyandýrmak!
Ama karmakarýþýk, bozuk ve uzak
bir notanýn üstünde
Uyuyordu ÝSTANBUL.
Hakan Zengin