O gece...
Bir yanýn istiyor, bir yanýn istemiyordu
beni býraktýðýnda..
O gece…
Dýþarýda beni bekliyordu acýlar
yüreðime hedeflenmiþ sayýsýz oklar gibi
ve kanatýrcasýna söküyordu rüzgar
üzerimde mavinin 392 günlük kokusunu…
Oysa o gece..
Nice düþler vardý avuçlarýmda
Gözlerimde sonsuz bir aþkýn
Bazen yaramaz
Bazen masum gülümseyiþi
Ve dudaklarýmda
Yalnýzca
Ve sadece
Sayýsýz “SENÝ SEVÝYORUM”lar…
O gece..
Kapýyý kapatýrken sen
Karanlýk merdivenlere saçýldý
Yüreðimdeki tüm umutlar
Ve bir kara girdap açýldý
Anlamsýzlýðýn denizinden
Bir bir kayýverdi ellerimden
Renkli balonlar gibi keþkeler…
O gece..
Biliyordum son Haziran gecesiydi
Benim için nice anlamlarý olan
Bitmeyen bir romanýn son sayfasýydý
Yüreðimse bütün çiçekleri solan
Ölü bir çiçek bahçesiydi.
Ve o gece……
Anlýyordum..
Sadece sonsuz hayalleri olan
Ve hiç ama HÝÇBÝRÞEY yapmayan
Kupkuru bir aðaçtým..
Sönen bir yýldýz,
Biten bir mýsra,
Notalarý tükenmiþ bir þarký,
Tek damla kalmýþ bir kadeh,
Güneþi gitmiþ bir MAVÝ,
…..
Ve bir mektubun son sözcüðü;
Kenarda býrakýlmýþ yalnýz bir “HOÞÇA KAL” dým.
Hakan Zengin