-ne çok ölüm var; morga döndü kalbim
ý-
her maktul katilini aramak isterdi yaþasaydý
unutmaksa en hakiki sýðýnaktý suçluyken
ben senden geçmelerden geçiyordum -yine
eðreti duruyordum kaldýðýmda
/sensizlik göðsümü parçalayan bir ok gibi
hangi gergin yaydan kopup geldi böyle öfkeli/
kaný çekilmiþ bir vampirin soðukkanlý hali
ve çatlayan tuvallerin acizliði var sesimde
-bu panik halim, kabulleniþime...
maskelerimizle bütünleþmek kaçýnýlmazdý da
parçalayýp atmak mýydý en zor olan
her gömülen insan ! insandý
sevaplar da günahlar kadar çok olsaydý -keþke
nasýlsa hepsi de toprak olacaktý
fýsýltýlarla ve sýrlanmýþ piþmanlýklarla
ýý-
yýkýk bir mabetten geliyorum
gözlerimde provasýz ölümler
yaþamaksa bir sanat þaheseri
nakýþ nakýþ iþlenmiþ bir cinayet gibi
’yalana dolana sapmadan’ kol gezmek
boynumda zümrütten bir anka
sizlere bereket
çalkalan ey dünya!
çalkalandýkça kýrk bin parçaya bölün
gözlerimden düþerken kalbime daðýl
ben küçük bir yelkenliyim
rüzgârýný üfle devrildiðim yerden
kaldýr beni dalgalarýn ezgisine
ýýý-
kulak ver iç çekiþlerime
akrep zehri düþen ölümlerden
kelebek yaþayýþlarýna varana
bak dilim kilitlerde asýlý kaldý
bil ki
senin için katlanýyorum bu üryan aðrýya
yol yordam bilmez aklýmý kýr kalbine
-çocuðum ben; kuklalar büyütüyorum aðaç gövdelerinde
ey mehdini kucaklayan sevda
geleceðe çomak sokan hatalarýmý býçakla
baki bir yalnýzlýk bu
yaralarým flu kanlar damýtýyor
kor oldu özlemlerim
söz karasý gitmelerin kasislerinde
bembeyaz gelmelere
çöz yaþlarýmý gözden ýrak bir kirpiðe
razý gelme suskulara / konuþ rüzgâr aþýðým
gelmeyiþinin rivayetini yasakla
koþ iklimlerce mevsimlerime
vuslatýn hevesiyle bekleyen
zamanýn süzgecini yakala
yorgun izdüþümlerime çevir iç yüzünü
tereddütlerimden yarala
tek bir kelimesin dilimi kenetleyen
prangalarýný boþaltsana ceplerinden
varlýðýnla ihya etsene beni!
diyorum ki sarhoþ olalým MÝHRÝMAH içip
zuhur etsin dünya
soðumuþ gibi kalemim
sevdiðinde özgürdür ya; tutuklular bile
-sahi EKÝM’de can çekiþmek ne renktir?
fulya/ekim2011