Artýk gelmesen de olur.
Zaten,
ne avuç içlerine ismimi çizdin.
Ne de varoþlarýmý kundaklamaktan vazgeçtin...
/
Sormadýn biliyorum,
sormazsýn da...
Ama içimden sana uzun uzun anlatmak geliyor!
Ondan anlatýyorum...
...
Mevsim neyin zamaný bilmiyorum
Bazen aðlýyor, bazen gülüyorum...
Ýçimde mýzraklý elçilerimle ismini dilimliyorum.
Bütün þehirden rica ediyorum,
seni bana kötü anlattýrýyorum...
Sabahlarý sigara dumanýyla,
týkadýðýn kalp damarlarýmý temizliyorum.
Sonra kýrýk kanatlarýmý yamalama telaþýyla
meleklerin ibadetini bozuyorum.
Yardým diliyorum!
Bana,
"Sen ilk önce gölgeni bul,
sonra tedavin seni bulur" diyorlar.
"Ben gölgeme el salladým" diyorum.
Anlamýyorlar...
/
Zor,
diyorum eþe dosta.
Bundan sonra,
yani ondan sonra,
kanatlarýma oturup, uçmamý engelleyen günahlarla yaþamam zor.
(Herkes yine aval aval suratýma bakýyor)
Hüseyin Özkaymak