’yaþarken, ölmek ne garip þey... ’
karaya çalýyor hasret, karaya! anne!
þubat ayazýnda, bir yas var tutunduðum
belki tutulduðum sadece bir hikaye anne..
gel dediler, git dediler, kal dediler, sev dediler
hepsini yaptým, ölüyorum anne!
sýð insanlar sarmýþ etrafý, çakýl taþý örüyorlar kalplerine
okyanus olamýyorlar oysa aktýklarýný düþlerken -ahh yanýlgý/lar iþte-
derinlerdeki incilerden yoksun ne çok zavallý kalp var anne..
anne ben gidemiyorum o bilmediðim uzaklara
adresler kayýp, yollar kapalý ve ben izleyemiyorum onlarý
gittikçe kendimden gidiyorum en çok, bir kendimden anne...
bir kendimden uzaklaþýyorum giderek, giderek.. anne...
anne tut beni! býrakma!
ciðerlerime kadar soluya(ma)yým hayatý...
izin ver(me) içime çekmeme baharý
tut beni anne, tut yoksa düþer umutlarým...
bir kýzýl gonca doðuruyorum içimde, en içimde....
her yaným buz tuttu, üþüyorum, çok üþüyorum anne!
anne n’olur býrak koþayým gençliðimden, aç kollarýný
geliyorum çocukluðuma, kanayan dizlerimi üfle, sar anne..
ben kalem deðilim, yazamam ne kadar ’fena’ kirlendiðimizi
yazamam ne kadar içlendiðimizi, sev(in)diðimizi ve nefret edildiðimizi
insanlar dünyayý etrafýnda evire/çevire/döndüre dursun
biliyorsun iþte derdimi;
günahlar boynuma sarýlýyor, býrakmýyor yakamý anne!
çocukluðumun ellerinden tutup koþasým var dualarýna
ne diye uðraþýyorum ki sanki kendimi anlatmaya
bekle! çocuk aklýmý ikna edip geliyorum, sana...
ceplerimde misket deðil, çoðalttýðým piþmanlýklarla...
geliyorum anne!
aç þefkatli kollarýný, kabul et beni baðrýna, kalbim mahþer yeri anne, kalbim arafta
- çocukluðumun ellerinden tutup düþüyorum yollara, kucakla beni anne kucAKLA! -
fulya/þubat2011