tebessümü
berr-ak mý ak
naif elma çiçeði
pare pare yekta
ay sürgün
þairim
þahidim
þehriyar…
kýzýl saçlarýnda uçuþur
parýltýlý hüzünler
çeþmi siyah
gök ki lal mi lal
mavi gözlü seyyah
siyah kederli þahmeran
ve yine
aþk aþk aþk
ille de aþk!
ýsýrganotu aðlar
kalbim gece kuþu
baykuþlarla kapýþýr
þiirimin kanadý
hýçkýrýklý sandukam
oyalý yazma ellerim
naftalin kokulu bohça
öbek öbek birikmiþ
gece dediðin elbet
yýldýzlý olmalý gökyüzü
kocaman gözleriyle
iç çekip aniden
iri iri bakmalý çocuk!
kaygýsýz güleç
saçmalamalý bazen
insan en çok umut
ve hep umut
sürgüne gönderirken sevdiðini
baðrýna basar bazen
kendine atfeder en çok
yerin diplerini
ve yine en çok
aþk aþk aþk
diye!
tabutuna çekilirken gözleri
insandýr bu en çok
biraz zambak
biraz düþ
bir/az
ateþ
bir/az
su
düþ çemberi iþte hepsi bu!
ve o;
’uçurumlarý severdi en çok, bu yüzden kanatlarý olmalýydý’
olmadý....
fulya/þubat2011