’O, kanadý kýrýk bir kuþtu,
beyaza vurulmuþtu;
kimseler görmedi bir baþka renk sevdiðini.
Kimseler…Görmedi kimseler kirlendiðini... ’
Y. Odabaþý
/Zelal’e aðýt/
ah Zelal
daðlarýn kardeleni
beni çaðýrýyor adýn
zaman ayaðým(ýz)a dolanýyor
geleceðe varamýyorum!
ey ümidi ziyan edilmiþ
hayatý kelebek ömrü
gözleri asýrlarýn yaþ(l)anmýþlýðý
ey yüreði katledilmiþ genç kadýn!
ellerim de atýyor kalbin
Zelal; gel önce konuþalým
otur þöyle yamacýma
dinle anlatacaklarýmý
kýrarsam bir caný
kýrýlandan daha çok acýyor caným
tuz buz olup daðýlýyorum
gözlerime kesik canlar karýþýyor
kan damlalarý döküyorum
neylersin Zelal, ah þu yazgý...
herkes öfkeli, biraz telaþlý
yetiþemediklerini bile bile
hayatýn rüzgarýna
savuruyorlar hala
düþ kýrýklarýný!
yollarý tutsak Zelal!
þehirleri prangalasak
ama ne fark eder ki?
engel tanýmýyorlar Zelal
seni/beni anlamýyorlar
gel/gitlere býrakýyorlar
eteklerindeki çakýl taþlarýný…
serseri mayýnlar pusu da
bir ses etse ismin
can alýcýlar yaðacak gökten
dolu gibi gözyaþlarýmýza…
bu dünya bize fazla Zelal, fazla!
hayata göz kýrpsak
göz yummuyorlar Zelal!
küfür sanýyorlar,
üç kuruþluk umudumuzu!
gel Zelal, ne olur gel!
laleleri, sümbülleri
konuþmalýyýz daha
maviyi, eflatunu ve siyahý
anlatmalýyým sana…
hadi ;
-kimliklerimizi gömelim, ruhumuzu ekelim topraða,
ümidimizi yeniden doðursun diye toprak ana-
fulya/ocak2011