‘senden sonraki bir ikindi, bütün ikindileri unutturmalýydý.’
vâkit bir ikindiydi aklým baþýmdan firâr;
ardým sýra Gülizâr, günü secdeliyordu.
geride gam nöbeti, çalgý çaðanak efkâr;
koþar adým yürümek, çürümek kadar zordu.
yüzüme vuruyordu, küseðen sürgüsü hâl;
aðýz tadým çay demi, birkaç tütün yapraðý...
tarazlanan sýrtýmda yayan yapýldak mahâl
kutsuyordu usulca, sýrýlsýklam topraðý...
âsuman ipek sündüz, bulutlar iðne iplik;
fasýl nakþediyordu, kuþlarýn tüneðine...
çýðýrtkan kaba daðlar gelin misâli esrik,
yollar süsleniyordu, simsiyâh beneðine...
yazým, sýzým, niyâzým, göðe yükselen alaz,
titriyordu dizlerim, günleyen icâbýnda...
hangi günâha çatsam, tövbesi ala ayaz;
renklerim soluyordu, süreðen hicâbýnda...
alýngan tezgâhlarýn hozanlýðýna inat,
takvimler sakýnmadan dokuyordu sözünü...
vadiler, sarp yokuþlar, doðanlar kanat kanat;
mecnûn olan budaktan esirger mi gözünü?
iyi hatýrlýyorum... gün, volkan gibi yaman;
ha ruh teslimiydi an, ha gök yere indiydi.
unuttun mu Gülizâr, yüreðim darmaduman
aklým baþýmdan firâr, vâkit bir ikindiydi.
11 aralýk 2010 / gaziantep
hakan ilhan kurt