MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

LE YAR - 1 (DOĞU ve GÜNEYDOĞU)
Mehmet Cemal SAYDAM

LE YAR - 1 (DOĞU ve GÜNEYDOĞU)






Ýçimdeki ses; “Uzak dur!” demiþti bana…


Korkuyordum…
Sevmekten korkuyordum… Ama sevdim…
Ve seni görmediðim zamanlarda güneþin tutulduðunu, yediðim ekmeðin haram, içtiðim suyun zehir olduðunu gördüm.
Yiyemedim… Ýçemedim…
Senden uzak kaldýðým zamanlarda, gülemedim…

.....

En dertli ve en çaresiz zamanlarýnda, anamýn mutfak penceresinden söylediði acýlý ezgileri hatýrlardým suskunluðumda…
Suskunluðumda ve o Fýrat mavisi gözlerinin göz bebeðine bakýnýrken dünyamý unuttuðumda…
Amansýz bir fýrtýnanýn, savurup ta bir köþede topaç gibi döndürdüðü boþ ve buruþturulmuþ bir kâðýt gibiydim o anlarda.
Ve bilirim ki, bir köþeye kýstýrýlmýþ yüreðim, göðüs kafesimi döverken amansýz ve çýrpýnýrken nefessiz, elimden tutamazdýn.
Gözlerinden, okunmamýþ þiirleri toplardým da, yine de gözlerime mahcupça bakýþlardan kurtulamazdýn.
Sen, beni eritirdin tutkularýmda…


Baþtan sona ilham kaynaðým, saçtan týrnaðýna dokunulmaz bir abidemdin.
Duvarlarda tablo-tablo resimlerim, teline her dokunuþumdaki sazda, çeþit-çeþit bestelerimdin.
Seni öylesi severdim de, yine de böylesi eriyip tükenmemin, tek sebebiydin…
...

Doðrusu, sana uzak kalmak, seni uzaktan sevmek istedim…
Hayâllerimi erteledim, özlemlerimi öteledim de, sana böylesi tutkun, sana böylesi yenik yüreðime bir söz geçiremedim…

…..

Le Yaaar!...
Ölümün sensizlik olduðunu bildim.
Ölüm; sensizliktir.
Senin sevgi dolu yüreðin yoksa yanýmda, ben ölmüþüm demektir!...

…..

Acý çeken bir kalbin en son sýðýnaðý, yine acý çekmiþ bir kalbin derinlikleriydi.
Ben, yüreðine gömüldüm ceylân gözlüm, yüreðine gömüldüm… Bil ki kalbinin derinliðinde, bil ki acýlý yüreðinin içindeyim…

…..

Le Yaaar!...
Seni; Bingöl’de, Dara-Hini’de, Kerkis’te, Bingöl’e adýný veren ve bin parçaya bölünmüþ efsanevi Kuþ Gölü’nde aradým…
Seni; Urfa “Sýra Geceleri”nde, Suruç, Viranþehir, Harran Ovalarý’nda aradým.
Nedendir bilemem, Urfa Kapalýçarþý’da, hep tarumardým…


Bir kuþ göç ederken, asla adres sormazdý ceylân gözlüm... Buralardan göçüp giderken ülkemin bir diðer diyarýna, kimselere sormadým. Ve kimselerce de sorulmadým... Sorulmadým ey yürekten sözlüm, sorulmadým...
...

Ben, doðup büyüdüðüm topraklarý böylesi adým-adým arþýnlarken, kimselere sormadým, kimselere derdimi anlatmadým.
Ben; her adým attýðým yerde, bakýndýðým her þaheserde bilki bir tek, sen arandýn...


Seni, Bitlis’te Merkava’da, Malabadi Köprüsü’nden ötede, Avavakfe’de aradým.
Ýzini sürerken oralarda, bir sevda sanýðýydým…
...
.....

Uzak dað köylerinde yanan bir çoban ateþinin içinde, ne ümitler yanar ve nice umutlar küle döner, çobandan daha iyi kim bilir?...
Kim bilir bir çoban kavalýndan süzülen naðmelerin anlamýný?
Ve kim bilir bir bestenin nice duygularla yapýldýðýný ve o bestekârý kim anlar?...
Sen, çoban ateþim, sen bir dertli kavaldan süzülen hevesim ve sen, sana yakýlmýþ bestelerimin kaynaðýydýn.
Belki, Ani Harabeleri’nde bir taþa oyulmuþ resmim, belki de Ýshakpaþa Sarayý’nda, bir güneþ saatimdin…
Seni; Süphan Daðý’nýn etekleri, Nemrut Daðý’nýn doruklarýnda ararken de âlev ateþti yüreðim. Bir sevda sebiliydim...
...

Nazik Gölü’nde yýkanan balýklar, tutkuma gözyaþý dökerken sessiz sedasýz, menekþeyi, kardeleni, “sen” diyerek kokladým.
Berivan yapraklarýnda, göz rengin vardý.
Onlara dokunamadým…


Baykan’da, Veysel Karani’ye gittim... Adaklar adadým…
Malabadi’den geçerken, kulelerde sabahladým… “Gelip geçersin” diye bekledim…
Silvan’da, Selâhaddin Eyyûbi Camisi’nde namaz kýlarken, bir kýna gecesi sonunda, sen gelinliðinle oturmuþ ve duvaðýný açmamý beklerken, iki rekât “þükür namazý” kýlmayý diledim.
Ben; seni istedim!

…..

Le Yaar!...
Diyarbakýr’da acýlara boðuldum acýlarýnla…
Sarý Saltuk’a, Zincirkýran’a, Osmanpaþa’ya uðradým.
Dualar ettim.
Hazreti Süleyman’a uðradým bir akþam üstü… Dilekler diledim…
Melikahmet, Urfakapý ve Daðkapý’da dolaþtým deli divane.
Yoktun!...
Acýlar, cirit atarken yüreðimde sorgusuz sualsiz, diþimi sýktým, çift elle sinemi yoldum…

…..

Gazi Köþkü’nde, Kel Bako’yu dinledim…
...

Türkülerin can suyuydun…
Türkülerde hep sen vardýn. Ve hep seni söylüyor, seni anlatýyordu türküler.
Ki sen yoksun diye, baþtan sona acýyla söylendiler…

…..

Süleyman Nazif’in, Cahit Sýtký Tarancý’nýn, Ali Faik Ozansoy’un ve Ziya Gökalpler’in topraðýnda, Deliller Haný’na uðradým.
Niþan yüzüðünü aldým takarým diye…
Hasanpaþa Haný’ýndan, puþini ýsmarladým.
Balýkçýlarbaþý’nda, hýzma satanlar vardý... “Takarsýn” diye, bir de halhal sardýrdým…


Dicle’nin doðduðu Býrklin Maðaralarý’nda geceledim hayâlinle.
Sabaha dek yýldýz topladým gökyüzünden...
Sonra, melekler sardý her bir yanýmý… Kanamasýn diye baðladýlar, senden yana açýlan o gönül yaramý…


Celâl Güzelses’i dinledim taþ plâklardan…
Okuduðu türküler acý vermese de, hüzün doluydu gazeller…
Ve ozanýn biri, bir uzun havayla sesleniyordu Seyrantepe’den; “Sevenler nerde? Hani nerde sevenler?...”

…..

Le Yaaar!...
Tutulmuþum bir kere…
Mardin’de, Kýzýltepe’de sararan baþaklar, saçlarýna benzerdi…
O baþaklar ki, tel-tel örmeðe, sarýp-sarýp öpmelere deðerdi…
...

“Gülistan Güzeli” demiþim adýna ki, adýný andýkça Kal’atul Mara’dan haykýrmýþým, Dicle-Fýrat Havzasý’nýn pýnarý Mezopotamya Ovasý’na…
Söyle ki nerdesin?!
Ve benden bakýp seni görmek ne güzel, bilemezsin…

…..

Le Yaaar!...
Yenildim korkularýma!
Ve sevdim!...


Seni; Diyarbakýr’da Evlibeden, Melikþah, Yedikardeþ Burçlarý, Besni’nin üzümü, Siverek fýstýðý kadar sevdim.
Kulp’ta Þakiran Çayý, Dicle güzelliði kadar sevdim…
Seni; Elâzýð’da dillere destan Kömürhan Köprüsü, Uzunçarþý kadar sevdim.
Hazar gölü kadar temizce ve Maden Daðý gibi zengince sevdim…


Seni; Siirt’te kutsal türbeler, Bitlis’teki minareler, Sermiyaz’daki menekþeler, Nemrut’taki berivanlar, Karataþta’ki kardelenler kadar sevdim…
Seni; Van’daki Akdamar Adasý, Edremit’teki elmanýn rengi, Ahlat’taki tarih ve Adilcevaz’daki güzellikler kadar sevdim.
...

Sevdam, serimden aþkýndýr Le Yar!...
...

Seni; Muþ’taki Karasu kadar derince, Muþ Ovasý gibi engince sevdim...
Kavgalardan býkmýþ, kandan tiksinmiþim ey güzel!
Seni; Batman sýcaklýðý, Antep kavaklýðý kadar, Mutki’nin ve Hizan’ýn yalnýzlýðý, Güroymak ýlýcalarý kadar sevdim…


Le Yaaar…
Bir hançer gibiydi sevgin…
Ýþledikçe iþledi yüreðime…
“Gelemezsen gelme ve gideceksen git” diyemem.
Mutlu ol kaldýðýn yerde, o bana yeter… Ben acýmla da baþa çýkarým.
Sen, mutlu ol yeter oralarda, bir baþýma kalsam da sensiz, ben acýmý da sararým…

…..

Le Yaaar…
Yenik düþmüþüm bir kalbin çýrpýnýþýna…
...

Seni; Urfa’da Halilurrahman, Aynýlzeliha kadar candan, Edessa kalýntýlarý kadar kandan belledim…
Seni; sýra geceleri gibi sýradan deðil, acýlý mýrralar gibi yudum yudum, Harran Evleri gibi uyum-uyum sevdim.
Bütün bir varlýðým ve bütün bir ruhumla sevdim.
Bana; “Cehenneme git!” diye demesin kimse.
Ben sensizliði, hep o cehennem belledim…


Seni; bir Doðu, bir Güneydoðu kadar sevdim.
Seni; Gülistan kadar sevdim!...

Mehmet Cemal SAYDAM
______________________________________________________________________


"Þiirsel düzyazý" tekniðiyle kaleme alýnmýþ dizelerimin, þiirsel bir terennümle okunmadýðý müddetçe, gerçek anlamýnýn yüreklere yansýmayacaðýný tekrardan hatýrlatýr, yüreði þiirle yoðrulu þiir severlere, saygýlarýmý iletirim...



Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.