Kara katran mekânlarda ne sabýrlar tazelerim,
Ne imdatlar, düþlerine yüzümü sürmediðimde...
Asûman þubat evveli, irem dilim sümbül serim
Ve bâkir kalmýþ topraklar, þimdilerde daha da mor!
O anafor saçlarýný kýpkýzýl görmediðimde,
Sen ‘ben iyiyim’ desen de aklýma her þey geliyor!
Bilmezsin anlayýþýmýn o derin firaklarda sýð;
O bembeyaz köpüklerde, hülâsa dar olduðunu...
Bilmezsin her sese koþan esrik kavgalarýmýn çýð;
Yollarýmýn býçak aðzý, sonumun yar olduðunu...
Nefsin en devrik yerinde rýzkým gibi ateþ ve kül,
Ben yandýðýna yanarým, gülle gecelediðimde...
Bir yaným gerdan düðümü, diðer yaným kýzýl kâkül;
Okyanus kurutan alným, artýk eskisinden de kor!
Günâh istilâya yakýn aþký hecelediðimde,
Sen ‘ben iyiyim’ desen de aklýma her þey geliyor!
Bilmezsin ayakucumda Sebe Bahçeleri’nin toz;
Han el ayak çektiðinde cephemin ar tuttuðunu...
Bilmezsin dal budak salan masmavi bulaðýmýn boz;
Yüzümdeki gür vadinin ince bir zar tuttuðunu...
Gündüzün izdüþümünde gök heybemde tenha çýkýn;
Düðümlenirim nuruna aydýnlýk dürüldüðünde...
Un ufak tövbelerimde tepemde çakarken çakýn,
Böyle garip görülmezdim, üstelik böylesine hor!
O demirden kapýlara sürgüler sürüldüðünde,
Sen ‘ben iyiyim’ desen de aklýma her þey geliyor!
Bilmezsin sessizliðimin tekinsiz nasýl da evham;
Nasýl da yayan yapýldak figân-ý zâr dolduðunu...
Gözlerimin kýyýsýna dað uykusundan azat gam;
Yüreðimin baþtan baþa, -bilmezsin yâr- dolduðunu...
Onyedi Ocak Ýkibinon – Gaziantep
Hakan Ýlhan Kurt