‘Pimi çekilmiþ bir el bombasýyým, senin mevzilendiðin her cephede...’
Su tahtý lâtif sesler ve Ýncil’in hikâyesi;
Halhal pâyeliðinde, topraðý dövüyor ayak.
Kasýrgayý andýran bâkir bir kaltak vâyesi,
Ýniyor yarý çýplak yarý alçak bir umardan...
Sadece yüzüm deðil, sözüm de hesap soracak
Ýsabel kadar kirli ve çirkin o adamlardan...
Söz, yaðýz yer dizlemiþ balballar misâli kemâl;
Bin yýllýk tövbeleri saklayan akkor kemerdir.
Söz, tespih tespih visâl, seyr û sefer sûru cemâl;
Söz, Kün Vakti’nden beri âleme þems û kâmerdir.
Yað ve barut kokusu, delil ateþ kayýðýnda;
Dalga dalga çöküyor, mendireðe vuran topak.
Ýfraza yakýn volkan baygýnýnda, ayýðýnda;
Eski dünya düþüyor infaza, altýn humardan...
Oysa ki yaþým deðil, gözüm de hesap soracak
Ýsabel kadar kirli ve çirkin o adamlardan...
Göz, þaþkýn kâþiflere tutanak yoksunu akit;
Tozpembe hayâllerde yalýn kýlýç bir neferdir.
Göz, akýl aktan çýkýp karaya çaldýðý vakit,
Pusulasýz seyyaha gün dönümü gök fenerdir.
Çok uzak kýyýlardan evim evdeþim üstüne,
Yeminler büyütüyor, saçlarýmdan tutan savak.
Hayýflarda tayfalar martý çýðlýðýnda güne;
Mor inciler topluyor, kýpkýrmýzý son kumardan...
Yalnýzca ruhum deðil, özüm de hesap soracak
Ýsabel kadar kirli ve çirkin o adamlardan!
Öz, cehennem nimeti zebani istihdamý hak;
Savurgan iklimlerde, ar sýrmalý mücevherdir.
Öz karanfil, menekþe, sümbül, nergis, lâle, zambak;
Daðlar yürüdüðünde gül dudaklarda mavzerdir!
Onbeþ Ocak Ýkibinon – Gaziantep
Hakan Ýlhan KURT