içimdeki zindaný aydýnlýða çeviren gözlerini ört üstüme
parmaklýklar parmaklarýmý kemirirken dinle dilimdeki türküyü
gök yüzünü büyütürken ölüme yaslar gibi koy baþýný göðsüme
düþün ki nasýl yarattýk etsiz kemiksiz ölümsüz bu öyküyü
ahh! ömrümün gönüllü kahini
bil ki
tellallar binip atlarýn terkisine
sevdayý dört nala kýyamete sürerken
ayak dibinde vakitsiz ibadete dururum
melekler kýzgýnlýðý keþfedip sur’a üflerken
göðsünde yeni doðmuþ çocuðum
kapatýp gözlerimi saçlarýnda uyurum
kalbimdeki sevdayý gözlerimdeki düþmanla takas etme yorgunluðum
evliya sanýlan eski bir mezarýn üzerine kurulmuþ ýssýz bir þehirim
balýksýrtý hayatlara diyeti aðýr sancýlý depremler doðuruyorum
deniz tuzuna hasretle yol arayan kýzýl rengi bir nehirim
hangi oltaya düþsem hiçliðe dönüþen kendimi çekiyorum
yasýmý kurutmadan dizlerine kapanýp kendime aðlýyorum
kaç sokaða acý ördüðümü
ve topraða ölü gömdüðümü
kaç batýmsýz gün gördüðümü
yaþýmý unutmadan kaç yüzyýl bedensiz yaþadýðýmý saymýyorum
.............................................................................
..........................................................................
Faik Danýþman