‘’nedir bu baþýmdaki felaket
kýrk yýldýr sefalette bu Ahmet
kefenimi alýn dikin bir zahmet
gömün beni,gömün beni bir baþýma
susamýyorum,susamýyorum
elimde deðil susamýyorum’’
göçe zorlanan
bir kervanýn heybesine býrakýldý
göbek baðýmýz…
def’e koyup çaldýlar geçmiþimizi
sövüp sayarak
ve tekme tokat kýrýlarak hatýrýmýz
üzerimize ihanet sýçratýlýrdý
henüz doðmamýþlýðýmýz öldürülerek
hiç uðruna
linç ediliyordu deðerlerimiz
biz olmayý becerememiþken henüz
göz göre göre tükeniyordu(k) her birimiz …
üstümüze baþýmýza bulaþtýrýlýyordu
maskaralýk…
el(in) oðlu sýrýtýyordu
olup biten dalavere kurgulara
aklýmýz ziyan kalbimiz zayi
yok olmaya kurulmuþtu fütursuzca
çürümeye terk edilen geleceðimiz
-ya sevecek/ya sevecektik-
sevilmenin ne olduðunu bil(e)meden
kucaklaþýp doya doya sevinecektik gûya
öyle def edilecek
öyle terk-i diyar eyleyecek
öyle çekip gidecektik...
-sesi alçaldýkça düþüncenin/alçaklýðýn dili göðe erer-
Cömert Yýlmaz