Aralýk bir kapýdan
ve ahþabý eski pencereden bakýyordu
epey bir yaþlýydý taþ yapý
yeni düzene ayak uyduran
sonra uykuya duran...
duyuldu!
sýcak bir sesle sustu
dudaðýnda belli belirsiz ruj iziydi gülümseme
gözleri yansýdý camda
kalabalýk caddeydi yüzü neþeli
kahve kokulu ve duru
gençlik þarkýsý söylüyordu aðzýndaki umut
unutup çocukluðunun saklambacýný
güveli düþlerini güne vereli epey olmuþtu.
adresi deðiþen mahalle ve sokak taþlarýnýn
rengini yenileyen evlerinde kalan eski yüzler
kýmýldamadan duran günle güneþleniyordu
Ýstiklâlde rüzgâr gülüne kapýlan hasret
evlerin eþiðinden geçe geçe
sahil kahvesinin kapýsýna dayandý
ahþap masanýn üstünde tanýdýk, kýrmýzý beyaz tabaklý çay
sohbetleri içiyorduk ki dalgalar sözle vuruyordu
kýyýlara...
hava ýlýman üstümde bir hafiflik
bahara duralý çok oldu elleri/m
ve...
ne çok bensin yanaklarýna dokununca
okunan ayraçlý kitap
matbaa kokulu
eski bir gazete kupüründen kesilmiþ yazýydý tesadüf
kendini anlatan her mýsrada
unutulmayan fotoðrafýn
tayfun rüzgârýnda hortuma kapýlan
"ay deðil yýllar geçti kavuþmak þimdi bir an"
içli bir þarkýnýn meyanýydý yaþanan...
"Ne dert kalýr, ne hüzün, bir sudur akar zaman"
biraz gülümsüyorsa zaman
býrak dudaklarýnda kalsýn giz
tekrar tekrar çalsýn
nihavend þarkýda söz...