Göðüs kafesinde çýrpýnýyor ,
türkülerin yakarak çorak býraktýðý topraktan uçup gelen kuþlarýn avazý.
Bugün unuturum sandýðým yüzünü,
sesinle kulaklarýmý döverek
ve yankýlanarak kendi sesimle, hatýrladým.
Unutmanýn lanetlenmek olduðu geceleri
þah damarýmla emzirdim büyütmek için yaramý.
deþtim ve kuyusundaki suda suretini ezber ettim
kanýn her defasýnda kaleme ve kaðýda meze oldu
gir diye deðil satýrlara bu
ama unutmak için hiç degil
türküleri yakarak, geceleri
seni unutmayarak, kendimi acýttým.
O anlar; zaman, yaðmur gibi dövüyordu camlarý
aklýma ne gelse seni hatýrlatýr o zaman
ki unutmak degil
Ah! benim yüreði kýrgýn gözyaþlarým
acýyarak sizlere, kendimi hatýrlatmak istiyorum
yüreðimi terkettiðim yüz çizgilerimde
kendimi hatýrlamýyorum
Kim çaldý ellerimizden elmayý
ve tanrý neden böyle güzel bir günah yarattý
ne zaman vazgecer olduk, alný alev alev yanarken sevgili
ve ben hala çocuðum
Eskimiþ ve ötelenmiþ
ahvalimi gömmüþüm gözlerime
kaþlarýma aldanma
masum degilim
gecesi gündüze küs zamanlarda taþmýþým nefretimle
yatagýmdayým.
küskün sýrtýmda bakýþlarýn ,
olmayan bir incinmiþliðin intikamýný alýyor düþüncelerin.
Yazýk ve ah ve veda
üçüncü günün sonunda.
bu unutmak savaþý
bu elmanýn ikinci kez çalýnýþý
bu zamanýn yokuþunda yok oluþ...