duruyorduk sessiz ve umarsýz bir gece köpekler havlýyordu soluk alýp verirken yarý ýþýk odada kapýmýzýn, penceremizin önü karanlýktý
daðlarý delen tiz türküler söylüyorduk hiçe sayarak var olan karanlýðý sokaða býrakýyorduk avuç sýcaklýðý gülü bir öpüþ bir gülüþ düþüyordu kimi gün taþ ayaklarýn deðdiði yola umutsuzluk savruluyordu elimizden ayrýlýk ölüm
duruyorduk güneþ iliklerimizi ýsýtýr can diyordu kimi gülüp geçiyorduk daha sýký bürünüp giysilerimize þalvarýmýzýn paçalarý temiz toprakla suya dalýyordu
savaþlar oluyordu bir yerlerde bizim savaþýmýz kendimizle iþimiz gücümüz direncimiz savaþ geçmiþti bizim için; tarihti gerçek savaþ yaþamamýzdý
her bahar sarý çiçekler açýyordu taþlý çalýlý yolumuzda yenerek gelecek korkusunu atýyorduk ilk adýmý taþlý tarlanýn bahar yüzüne
eðiyordu selvi kavaklar dalýný odun verirlerdi, çýlý çýrpý iþe yarýyordu çalýlar sorguya çekiyordum ellerimi, beynimi ne iþe yarýyorsun?
Yüreðe ekilen gül parmaklarýmýn kavradýðý kalem düþlerimin bayramý yar dört duvara kapanan insan ne iþe yarýyorsun?
duruyorduk bir ucunda dünyanýn un öðütülürce eller öðütülüyordu