Nice eylüllerinde bu þehrin, bu meydandý korktuðum kör lambalarýn sarý sisinden ve loþ aydýnlýklarýn puslu gecelerinde; ucunda uçurtmalarýn takýldýðý elektrik direkleri, bacalarýnda leylek yuvalarýyla havagazý fabrikasýnýn.
_ Ulus’a kadar
karþýsýnda bir köprü var artýk
viyadük timsali
araç kuyruklarý korna seslerinden rahatsýz kaleye uzanan
ve bir de çirkin yeþilden yapýlma uyduruk ikinci bir saat kulesi
O hiç bilmez suçluluðu çünkü Ulucan avenesi var hâlâ meydanýn orta yerinde ve gözümün önünde daraðacýnýn uzayan gölgesi, bir dal kurumuþ nesteren aðustostan kalma; müzesinde nice günýþýðýmý kýran bir türkü müydü o, sessiz adýmlarla ve omuz omuza yürüyenlerin ayak sesleri.
_ býrak beni bu rüzgârlarýn içinde
yaratýklarý örten
yýldým artýk bu yenilgiden
ve bir utku var biliyorum tâ uzaklardan seslenen
sarý gün ýþýklarýyla
masmavi gökte güneþe gizlenen
deli bir saðnakla yaðmak isteyen Anýttepe’den
orada özgür bulalým kendimizi diye
rev’a mý bu talan
elçilik
oyun parklarý
falan