’yalnýzlýðýn tuzlu kederinden fazlasý deðil gözlerimizden taþan kýzýl ýrmaklar...’
satýrlarýn düzlüðünden geçiyoruz
ve
ne bir baht ne bir taht inþaa edebildik ruhumuza.
sesimiz kýsýlýrken bulutsuz gecelerin çið taneleriydik.
ey kadim i mge!
kibrit çöpü kalem mahiyetinde
sus y’azdýr, yok y’azdýr dilersen "ölüm" y’azdýr.
razýyýz her birine
bir damlaydýk okyanusun insafýndayken.
neydi ki rengimiz neydi bizi canlý tutan
yüksekçe daðýn yanýnda gölgesiz tümsektik
yaþlý çýnar dibinde bir avuç yonca.
kekremsi yalnýzlýðýn zýlgýtýydýk, türkü t’adýnda
yangýndan arta kalan küle methiyeler dizerdik,
þiir derdik adýna
kýzýldý rengi, alev alevken
sonra griyi dayadý boðazýmýza.
yüzümüzü düþürenler bize muzýrken
gece sazlýklar yeltenirdi saçlarýmýza.
kimseye güvenilmeyeceðine inandýðýmýz gün
gücümüzün sarsýldýðýna da inandýk.
bahar esti kýrýldýk, ayaz deðdi dudaðýmýza y’andýk.
uykusuzluða meylettik
sonra, tetkiklere baþlanýnca
uydurma bahaneler tertipleyenlerden olduk.
entrika çevirenlerin köküne yaþ dökerken
aðýr cezalara
satýr satýr ispirto kokan mürekkep olduk, daðýldýk.
uðruna saçýmýzýn
iþtiyakla göçtüðü insanlarýn yýktýðý enkazda kaldýk.
þimdi aklýmýz yeniden tulû ederken
yeniden þekillenmek için
Allah’ýn el musavvir ismine sýðýndýk.
Zeynn