Masallarda hür gezerken ayaklarım
bölgesine yanaşmadan iki adım geri atarım
ayrılık kuşlarının
Kırılmaktan ritmi değişir kalp kırıklarının
ufalayıp serperim gökyüzüne
seslenirim sonra
Sevgilim!
dolanıyorsun içimin bulutlarında?
yalvarırım sessiz ol
mûhtelif bağırmalar çınlatıyor kulaklarını
yüreğimin
Sevgilim!
Ayaz kesen parmakların
ve ben
yirmi dokuz buçuk seneye mahkum edildik
maksadını aşan yanıyla alkış tutuyor kader ardımızdan
dilimde sağırlığımı saklayan şiirlerin
satırlarını sarıyorum
sensizliğin iniltisinden kıvranan yanıma
öyle ki
yüreğimin küçük nümûneleri isbât ediyor
kât’i suretle seni sevdiği mi
Bu gece hüznü ayın sınırında bıraktım
ağzıma dolanan ölüm çığlığı
mavilerinden geçip karanlığın
anılarında keşif yapıyor yalnızlığımın
papatya familyasından umut bekleyen sana
hedefsiz sözlerle,
sahifeler dolusu sağır cümle yazıyorum
iki mısra d/üşüyorum secerene
`Gamzelerim çölde serap gibi sevdiğim,
güldüğümü sanıyorsun...aldanıyorsun. `
Gece hazırlanırken gündüzü esâretine almaya
geleceğinden göçe hazırlanıyor hayat belirtilerim
içime sesleniyorum bir an durup
Niye harabesinde tutsaksın ki yüreğimin?
Göğsüne acı işle(n)miş genç bir kızın
diline düşüyor hayat hikâyem
bin kat daha acı ekleniyor derdine
köprüsünden geçemiyor hayat nehirimin
görüyorsun ki sevgilim
’Alabildiğine delilsiz seni sevmelerim.’
saçıma yılların küfü düşerken
manen çok uzun bir ömür hükmüne geçsin diye sessizliğim
ârşa cilve yapan kuşlar misâli
dışı cıvıl cıvıl
ama içimin beni terkettiği müşkilâtla
fezânın gölgesine yorgun düşerim
Ebedi mutluluk nerede sevgilim?
hayatın çetin yükünü sırtıma yaslayan babamın
kırk sene evvelki vahşetgâh halinde mi?
ölmüş kalplere zûhûr eden gülüşlerimin
kanunlarıyla ters düşmemde mi?
as’sın yüzümü nefsimin fir’avunu darağacına
kanayan yaralarımın
gözünden ferinin aktığı cennette mi başım göğe değecek
Sevgilim!
bir damla gözyaşını bölüştüğüm o büyük
âşk hangi hücrende iltica edecek
-ve sevgilim!
öylesine terket ki beni
hiç bir cümleye sığdıramadığım seni(n)
kemâl-i hürmetle eğileyim önünde