Gece intibaha çýkar aðlarým gizli gizli...
Acýnasý berduþ uykulardan
sýyrýlýr suskunluðum
gözlerinden ateþ saçan o tünelin enkazýnda
anýlar sarýlýr yakama
Ýpek iþlemeli örtümün altýnda,
düþ yanýklarý yakar tenimi
gözlerim
sarkaç havuzlarýn tam ortasýnda
can simidi gözlerine sarýlacak
ama
astýðýn hayallerimin
kokusu, tadý, hâlâ týrnak altlarýnda
yüzme bilmiyorum ki hayalinin tüm gücümle
aðzýnýn ortasýna
çakayým
Bilirsin
küçük hâletlere dayanamam
Ýçimi okuyan þarkýlarýn sömürülür kemikleri
Gittikçe dahada sancý tezayüd eder
Ayný anda vururum baþýmý
alnýmdan öpen ürpertilere
Sýzarým bir ara
sýçrarým sonra
çevirir tavan arasýndan hafýzam gözlerini
kurþuni renkli panoya
hipnotize olmuþ gibi
saatlerce bakar durur öyle
ah! þu çerçeveler
ilk defa refakatçi sanki
ömrümün aðlebi içine
ayakucumda yanan sayýsýz mum eriyince
güçlü sütunlardan
derin bölmeler
örerim
köprücük kemiðimin çýplak yazgýsý üstüne
Þöminesiz salonun
harabeye dönen zemini
duvardan akan rölyef süslemeler
koridorun sonuna kadar sesimde sergilenir
Apollo’dan romantik ruhum
zerkolur ahþaplara
sürüklenirim sonra
bu piyesin sonuna
içine belki, belki dýþýna
Hâlâ duran gözyaþýmdan damýtýr
küçük ahlâksýz oyunlar sergilerim
namusuma kayýp süsü verip
Bugün öðle sonrasý,
akþamýn sýrtýný sývazda
mebde-i sükut musallâ taþýnda
çýðýrtgan gürültülerin ipleri düðümlenir boðazýma
Meryem-i iftira
bir Ýsa dilleniþi
tüm soðuk þerbetler salyalý aðýzlarda
hislerim narefte
buz tuttukça dilim,
iliklerime kadar "taþlayýn" emri verilir
gündüzlerden bir yýldýz daha çalýp
þen þakrak sesler çýkartýr hâlet-i ruhiyem
in’in-ci’inin top koþturduðu pervazlarda
-Az önce bahanelerin bütün materyallerini kullandým!
gece mi yaðmalayan
bunca ses kulaklarýný hiç mi kemirmedi?
Zeynep Ece