- 893 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
yırgatlar- ardahan öyküleri- 280
Zölt Dağı, get get bitmeyer, bitmez dağ.
Yırgatlar Yavuz köyden çıkıyer, Ardahan’a Kirman’a, AŞ-ETMEK parası kazanmak, o gayeyle Zölt’ü rahatsız etmişlerdi.
- Zölt Dağı neresi Kenancan kağıda çiz?
- Kalemin var mı?
- Kalemden çok ne var? Ahana!
- Ver bahem!
Kağıt yok. Kağıdı dey ağhoradan getirdi Kenan! Okey oynayanların yazdıkları, A4 çeyreği artardan koparılan zımbalanmış kağıttı.
- Kor atla Ardahan postasını yigirmi sene Şavşet’e taşımış. İskender’dür adı, İsko çığırıyerler.
Uşaklık vaktinden, İsko demişler ismine, İsko kalmış...
İsko kışın postayı taşırmış. Kışları Zölt Dağı aşmak çok zormuş.
İhale açarmış PTT, şartları yumuşata yumuşata yine ilgi çektiremezmiş. Pikap sahapları, minibüsçüler hiç oralı olmazdı. Canlarını sokakta tapmamıştılara.
İhale günü gelende, PTT binası var idi... PTT’nin önü ana-baba günü sanacaksınız . Yok öyle şey... ıssızlık, yok kalabalık, ana- baba günü... münü!
İsko eli götünde ağzunda müştüğü şahbasını dikmiş. Addımları, yıkılda gel ’Karahisar Kalesi’ diyer.
Postahana kapısını çitmeyle açtı. Karanlık, kazarma salonda memurların göz aklığından memurları görebiliyorsunuz. Uzun, bar gişelere memurlarda eremiyor ki çok yüksekti gişeler. Memurlar müşteriyi rahat görmek isterlerse gişeye tırmanıyordular.
Bir cüce memur vardı. İstifa etti, müşteriyle muhabere - iletişim kuramayınca.
" Akıllı ol! Oğlum! Kamuya dayamışsın sırtını, aç kalırsın dışarda" gibi ihtar ve ikazlar’a ikna oldu da aç kalmaktan cırdıydı.
Bir kış, bir kışın, bir kış gününü size ifa etcemde, İsko’yu, Kor atını... Kor atın götüne bağladığı çalıyı niye serpdiğini ifade edeceğim!
Efendim o akşam tipi kudurmuştu. Ola kudurdun mu oğulcan? Baba, oğula mereğin ağzında eşikte seslendi. Oğlan: Baba sen misin yoksa Postacılar Kralı İsko Emi mi?
- Benim Şakiroğlu Şaban benim. İsko Amıcan oğlum.
- Kor at yanında mı, İsko Emi, Kor atın senin, görmeyeli çoksadım görmeği...
İsko çocuğun laflamasını şeyinin ucuyla dinliyordu. Çalıyı sepelemeyi ihmal etmedi. Serpdiği çalılarla geri dönmeği iz sürerek dönüyordu.
At kor muydu?
Kor at mahsusen kor ayağına yatıyordu. Veya iftira aterdiler: KOR AT’A
Kor At’ında... Kor At’ında... Kör At’layana da....
Kor’u yar’a sıktardı tipi o akşam. İsko yoksam niye o sırnaşık oğlanlı eve gelsindi. Anasına, avradına, kendi anasına, avradına ant içmişti. Kor atı o çocuğa yar etmeyecekti. Oğlan dört ayağın üstüne tıp diye düşmüştü. Fakat yine...
Tipi bora ve boran bunlar, malum-ü üzre olunanları kar küreği kürüre ele getirdi, kapıya!.
- Allahım sana şükürler olsun. Canımız kurtardın yüce rabbim dedi, İsko Dayı...
Bu İsko dayı yaz olanda, o yaz yani. Taraksagum çiçekleri latince isimleriyle ve Türkçesi düğün çiçeği anti familya’dan ve diğer ol (All) çiçekler neşet etmişti.
Kirman mıydı? Başka köy mü? Yırgat gittiler. Yırgat gidenlere tay olmuş İsko Dayı da Gitmişti. Kudret Hanım köy muhtarıydı. O köy’e gitmiştiler. İsko Dayı saat sekiz gibi çayır- çimen’e erdi. Kudret Hanım’da çayırının başındaydı.
- Hayır yırgat olamazsınız. dedi.
" Sizi yırgat gayırmiyerim." dedi.
İsko Dayı ve eşliğinde geç kalmış, kalık yırgatlar yüz- geri; kör- pişman geri vitese taktılar. N’apabilirdiler? Yapmaları gerekeni yaptılar.
Köyün hangisiydi? O köyde evleye bir ağaya misafir oldular. Ağa bunlara:
- Bişeee ajluğuz var mı? dedi.
İsko Dayı 18 tane feselliyi yedi.
Ağa, ağanın gözleri faltaşı gibi dönendi. "Ola hele dur!" dedi. Ağa bunu çaluşturdu. Baktı ki; İsko Dayı kerentide üstad çıktı. Konser verdi zanarsın. Tezgahın başına geçti, herkesi addadı. Tırpan civ civ civ ötüyer.
Ne belgesel o sesi tutar! Ne derbi maç. Ne gonser. Mayhoş dadi variydi ki! Sorma?
Tarifi gayri olası!...
yalçıner yılmaz
ardahan 07-06-2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.