İlk Defanın Defnine Gelme Dilgül
hayrettin taylan
Rüyalar üstüne kurulu şehri ağlatacak kadar kapsamlıydı bende kalışın. Senden kalanların dili benle gidenlerin ilmini öğreniyorum.
-Sen, isimsiz şimşeğin damlalarınla aktığı içyüzümün sevi perisisin.
Bir kıvılcım muammasında sessiz bir yıldız çarpar geceme. Beni allara , halden binlerce hallere götürür.
-Gözlerine kadar değinmişliğim varsa bu zerre kadar bende kalan hayatında bırak sevsin beni kaderim.
Yüreğin göğüne asılmış bir ateş topu yakar durur sensizliği. Kül ile gülüne gelir diyemediklerim.
-Sana sözsüz romanlar yazdım dilimin ucunda kalanlarla.
-Sen hangi aşkın dilinde bana yazılıyorsun.Bu sonsuzluğu özetleyen meftunluğum neden bitmez.
-Derece derece artıyor aşk közünden akan sıcaklığın. Berzah berzah derin denizlerinde ayıklanıyor gözyaşlarım.
-Uğruna sakladığım nemli gözlerime söz öbeklerini yolluyor periler.
Oysa ben kendimi anlamakta zorlanırken beni nasıl anlasın ruhumu okuyanlar.
… İlk defalarını son defalara teslim eden cümlelerini çık yaralı yüreğimden.
Kendine elektrik üreten yelin aşk diliyim. Rüzgar güllerim var sen gülken, sen güleç yaşamlar tuvalimde Mina Losam olarak yaşarken.
-Şimdi “nü “ hayıfların seyrinde hazlarıma hazır bulunmuşluk sunan yapma masalların peri yatağında ısrarkeşliği oynuyorum.
*Israrına dayanamadı ısrar etmeden hallerime dokunanlar.
Bulutların duvak t’eli üstsüz kaldığım hüzünlü gecelerimi kapatır.
Bir rüya ile onlarca hayal arasında kalmış onca arayışın adılıyım adın bahtıma yazılmamışsa.
*Sus şimdi. Biraz kitapsız kaldığın mecraların aynasında kederlerini topuz yap dokunamadığım saçların yerine.
Gelgitlerin damarı oluyorsun içimde.Tükenişlerimi çalıyorsun nemli g’özlerinle.Sözlerime kadar heceliyorsun;ama geceme,ömrüme alfabe olmaktan kaçınıyorsun.
Dur şimdi ,ipi kopmuş cambaz gibi tutkularına tutunuşumu izle.
O kadar yüksekten yüreğinin dehlizlerine düşüşümü izle.Düşlerin kertmesi gün yüzüne yansık benler sunacak.
-K’arşı k’onulmaz yerin en özel demindeyim. Sol yanımda
Meraklı bir gül büyür.Büyülerine alır, sihrini saklar saklambaç oynayan kavuşma.
-Uçuyoruz derinlere, yücelerde kalan sırlarınla.
Tutunuyoruz kaderle kederin gölgesinde. Sıcaklığını taksit taksit veren haz avcılarına karşı ,karşı konulmazlığımızı siper ediyoruz.
Tutuluşun damlaları iner hatalarımızın diplerine. Dipsiz kuyunun Yusuf’u olur uslanırım.
-Gerçeklerin denizinde kaptan olur sana gelirim. Fırtınaların bitmez, yolunda batar gamlı gemim. Sen sahilken, sevdama sahiken tek çare Yunus’a sığınmak.
Bazı sözcüklerin kaya olup çarpar yelken açtığım sen sahiline.
Taş bağrımda kalır sözsüz taşların.Sapanınla attığın son damlanla vurulur vicdanım.
Bir günlerin kıpırtılarını bekler algılar. Olgularını saklar gerçekler.
S’evinin tam küresinde belirsizliği onarır bir günler.
-Hayat hep umudun tan küresinde saklanır.Hayallere,bir günlere, sığınır her şeyimiz.
-İşte insan olmanın iç ucu budur sevgilim.
Eskiz bir yalnızlığın kumrusu gibi hayıflanıp durma permalarımda.
Perişah oldum sahipsiz dökülüşlerde. Ben’den dökülenleri topladı
Yara toplayıcıları.Yarkentinde, kağıt toplayacılar yerine yara kabuklarını toplayanlar var bilesin.
*Süzülüşlerin yürek titreyişlerime depremsel beklentiler öğretti.
-Çoşkulu kalakalışın pınarındayım, ıslak özlemlerle bekliyorum Dilgül.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.