- 494 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hatırla/tma Sevgili
Hatırla sevgili, o mesut geceyi
Çamların altında verdiğin buseyi
Muhlis Sabahattin Ezginin bu Nihavend şarkısını hepimiz bilir ve mırıldanırız..
Son zamanlarda bu şarkıyı bir dizi film içerisinde sıkça duyuyoruz..
"Hatırla Sevgili" isimli bu dizide Türkiyenin 1950 den sonraki dönemleri trajik bir şekilde anlatılmaya çalışılıyor, sararmış gazete küpürleriyle, cızırtılı ağır çekim kamera görüntüleriyle bir anlamda o dönemler yeniden yaşatılıyor...
Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, konu masum öğrenci hareketleri ile eşdeğer gösterilerek o dönemin terör faaliyetleri bir nevi makul gerekçelere dayandırılıyor, neredeyse devleti yıkmak için silahlı örgüt kuran militanlar halk kahramanı gibi gösterilmeye çalışılıyor...Banka soygunları, adam kaçırmalar, polisle silahlı çatışmalar adeta çocukların mahalle arasındaki "dekmancılık" oyunları kıvamında işleniyor..Dağlardaki silahlı militanlar su tabancası taşıyormuş, şehirlerdeki soygunlar mahalle bakkalından gofret çalmaymış gibi ekranlarımıza geliyor.
Arka planda hisli aşk öyküleri de işlenerek Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve arkadaşlarının aslında Marksist Leninist örgütlerin silahlı militanları olduğu değil de, Atatürkün ilkeleri için emperyalizmle savaştıkları vurgulanmaya çalışılıyor.Örneğin öğrenci evlerindeki Marx, Lenin fotografları, /yaşı uygun olanların çok rahat hatırlayabileceği gibi/ öğrenci gösterilerinde taşınan Marx Lenin gibi yabancı ideoloji liderlerinin fotografları, orak çekiçli yabancı ülke bayraklarının ellerinden düşmediği, üniversitelerde yurtların pencerelerinde asılı olduğu bölümler ise ne hikmetse -belki de bu bölümler makaslanıyor;)- bir türlü çekilmiyor.Okullara alınmayan, dövülerek atılan farklı düşüncedeki öğrencilerin sahnelerine karartma uygulanıyor gibi biraz da değil mi?
- "Aman canım sende alt tarafı bir dizi işte, fazla ciddiye almaya gerek yok" dediğinizi duyar gibi oluyorum:)
Öyle mi gerçekten?
Şimdi de yine Atatürkü kullanarak her türlü çete faaliyetlerinde bulunan devleti kurtaracağım derken devletin yargıçlarına suikast düzenleyen, üstelik bunu da provakasyon aracı olarak kullanan oluşumlara benzerliği şaşırtmıyor mu sizi?
Patrikhanede örgütsel toplantıların yapıldığı, yabancı gizli servilerin yönlendirdiği,
kaynağı meçhul dış merkezlerin milyonlarca dolar akıttığı, kaos ve kargaşa yaratmak için tanınan bilinen kişilere dost/ düşman demeden suikastlerin kotarıldığı, halkın milli değerlerinin ve duyarlılıklarının çetesel faaliyetler için provake edildiği girişimlere ne kadar da benziyor?
Bir zaman sonra belki de, günümüz teröristleri için böylesi cici senaryolar kaleme alınacak,ulusal bilincin uyanık tutulması için devlet yargıcına suikast düzenlemenin nasıl içleri yaksa bile amaç için aslında masum bir eylem olduğu anlatılacak.Eylemlerin sivri yönleri yumoşla nasıl ipeksi dokunuşlara bırakacak yerini, bir bir işlenecek...
Adı "Hatırla Sevgili" olmayacak belki, "Hatırlama, hatırlatma bana" olacak belki de..
Ama hatırlayacağım yine de ne çare ki...
Hafızam;
Ya sen beni bırak, ya ben seni terkedeceğim...
Kahretsin..!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.