- 431 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Pis Oyun
Pis Oyun
İnsan önce kendine güvenmeli.
Başka bir güçten yardım alma isteği bazen kutsal öğretilerle bazen de siyasi öğretilerle insanlara yedirilmiş.
Başkasına dayanma fikri esaretin başlangıcıdır. Tanrıya veya kişiye tapınmanın ilk adımıdır.
İnsanın düşmanı olan ve “Şeytan” olarak bilinen öğreti insan benliğini yok etmek için ilk insandan beri iş başında!
İnsan benliğini yok edenler onu kendi dışında bir güçten medet ummaya itmiş. Sonra da medet olacak gücü kurnazca sunmuş. Bu ilk zamanlarda insan tanrılardan başlar, ortaçağda tanrılarla alay edilince de putperestlik başlıyor! Putlar ulu tanrıların sembolü oluveriyor; daha sonraları da Tanrı göğe çıkar ve insanlardan bazıları onunla ilişki kurabildiğini söyler. Konu uzun. Girmeyelim!
Maksadım Tanrı kavramının üzerinden yapılan üç kağıtları anlatmak, anlamak! Yoksa herkesin Tanrısı kendine! “La ilahe illallah” diyenlerin ne kadar ileri bir konumda olduğunun fark edilmesini çok isterim. İlah yok Allah var derken bunun değerini bilmek ve ilahlık taslayanları elemek insanın âladaki yerinin farkında olması ile mümkün.
Günümüzde bu üç kağıt nasıl işler; egemen olanlar zayıfları kontrol altına alıp sömürmek için önce onların içlerini karıştırır. Bu toplumsal olarak da bireysel olarak da böyledir. Aldat da nasıl aldatırsan aldat! Zaten aldanmaya açıktır zayıflar çünkü aklını kullanabilenler zaten zayıf konuma düşmezler! Zayıflar da kurtarıcı beklerler, bu kurtarıcıyı da egemen olan sömürücüler sunar. İşlem bu anlayana.
Bu süreç ilk insandan başlar, hatta ilk insanı aldatan “Şeytan” onun benliğine saldırıyor direk. Dini öğretilere bakınız Adem’e secde olayında şeytanın konumu belli. Bu açıdan bakınca benliğine sahip olmayan insan şeytanın oyuncağı oluverir. Kişiliksiz insanlardan oluşan toplulukları da aldatan aldatana zaten.
Geri toplum söylemlerine bakınız; ben bilmem doğrusunu ağam bilir, halife bilir, şeyh bilir, cemaat önderi bilir, falanca ortaçağ filozofu bilir, filanca ideoloji önderi bilir; uzar gider. Zavallılar kendi bilmediklerinin onlara faydası olmaz onu dahi bilmezler! Ezber olan bilgi zaten içselleşmeden bilgi olmaz. Örnek veriyim; “Bal çok tatlı” diyen bir yanaşmaya “Nerden biliyorsun” diye sormuşlar, demiş; ağa yerken ağzını şaplatıyordu. Bu kendi deneyimi değil. Sadece öyle sanıyor. Biz dahi şu an balın tadını bilmemiş olsak o konuda bir fikir söyleyemeyiz. Başkasının ağzını şaplatması ne kadar fikir verebilir ki?
Benliğini kaybeden insan sürüde koyun olmaya razıdır ve egemen olanlar da başlarına bir çoban koyar zaten! Atatürk “Ya istiklal ya ölüm” derken esarete düşmenin ölümden daha beter olduğuna işaret ediyor. O zamanlar “Manda” yanlıları başka egemenlerin idaresine girmeye meyilliydi… Hırsız işini bitirdikten sonra kapı kilitlemek faydalı olmaz! İş işten geçmeden zamanında alınmalı önlem. Arap baharında isyancılara yardım edenler bunu hayrına yapmıyor değil mi?
Az söz çok fikir beyan eder, kısa kesiyorum.
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.