- 446 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
Bir varmış bir yokmuş bir devrin bir zamanının bir döneminde ama o devrin o zamanının o döneminde teknolojinin tekniği bu kadar gelişmemiş ve bunca alet edevat araç gereç daha henüz düşünülüp icat edilmemiş ama her toplumda olduğu gibi o devrin o zamanının o dönemindeki toplumundada toplumsal ve sosyal faliyetler varmış o devrin o zamanının o dönemindeki toplumdaki her toplumda olduğu gibi o toplumdada olan toplumsal ve sosyal faliyetlerden faliyetin biri şöyleymiş çeşitli boy ve ebatlarda türlü biçim ve şekillerde aynalar varmış ama öyle ayna deyip geçmeyin öyle bir aynaymışki hem kör karanlık çıkmazlara uzanan dehlizlerle hemde nurani ışık saçan yollarla örümcek ağı gibi örülü bir sihirli kutuymuş sanki içinde hem cinler cadıların hemde hurilerin meleklerin dolu dolu olduğu kimileri için tatlı hoş tılısımlı bir rüya kimileri için korkunç ürkütücü karabasanlar dolu kabuslu bir dünya neyse biz gelelim konumuza yani o devrin o döneminin o zamanındaki toplumun her devrin toplumunda olduğu gibi o devrin o döneminin o zamanında olan toplumdada olan toplumsal ve sosyal faliyetlerden biri olan aynayla yapılan camlı hem camlı hem canlı toplumsal ve sosyal faliyete evet faliyet şöyleymiş isteyen bu çeşitli boy ve ebattaki türlü çeşit ve şekildeki aynalardan istediğini alıyor ona çeşitli yazılar yazıyor çeşitli resimler şekiller çiziyor sonra aynanın kıçına bir parmak deydiriveriyormuş yazı resim şekil her neyse işte buharlaşıp gidiyormuş öbür aynalarda beliriveriyormuş sanki ışınlanmada versiyon porsiyonu pozisyonu parelelinden bir parça kesiti gibi sanki yani neyse adamında biri varmış durmadan bir şeyler yazarmış yazarmış yazarmış bir kenara koyarmış o kadar çok yazarmışki bazan bu durumdan huzursuz rahatsız olurmuş gezerken otururken yatarken çalışırken durmadan aklına bir şeyler gelirmiş hele bazan yatmak için yatağa uzanır uyumaya çalışırken aklına bir şey gelirmiş duramaz kalkar onu yazar tekrar uzanırmış aklına bir şey daha gelirmiş kalkar onuda yazar tekrar yatarmış bazan dört beş kere böyle kalkıp kalkıp yattığı olurmuş bazan yürürken bazan bir yerde otururken bazan o devrin o zamanının o dönemindeki toplu taşıma araçlarında yolculuk yaparken durmadan bir şeyler yazarmış böylece binlerce birikmiş o ayna zımbırtısıda hiç dikkatini çekmezmiş görürmüş ama ilğilenmezmiş çünkü ondan anlamazmış birgün merak etmiş ilğilenmeye başlamış neyse ucundan kıyından biraz öğrenmiş oraya bir şeyler yazmaya yazılanları okumaya başlamış bu arada hanfendi bayanın kadının genç kız gibi birinin yazdıklarıda resmide dikkatini çekmiş yazdıklarına bakıyor kelimenin tam manasıyla gönül yürek ruh duyğu his kokuyor resmine bakıyor gökte mehtap gök kuşağı irem bağında gül hatta gonca hatta huri melek peri görüyor bütün hepsini birleştiriyor kafasında tasavvur ediyor diyorki bu olsa olsa arının kovandaki el değmemiş boku yani çok mükemmel bir arı bokudur diyor kendi kendine bu arı bokuyla tanışıp konuşmak içinde yanıp tutuşurmuş adam gel görki arının boku kendini bir bok zanneder adamnan sohbeti kabul etmezmiş senin gibi bir sinek benim gibi bir boknan sohbet edemez dermiş adamda ona yahu arın boku etme böyle ben mikrop saçan pislik üreten bir sinek değilim bülbül ruhlu iyi huylu bir hal durumu olan bir sineğim seninle üçbeş kelimede olsa muhabbet kokan bir sohbet benim için can olur ömür olur dermiş bizim arının boku inanmaz adamı üzermiş adam kahrolurmuş adam bir gün demişki bak arı boku gözümde bokluğuğdan zerre kadar bir şey kaybetmiyorsun ama şunu bilki sana küsüyorum benimle konuşmaya ikna olmadığın sürecede değeriğ değer kaybetmeyecek ama küs kalacağım demiş ve şöyle düşünmüş bakalım bizim arı boku ne karar verecek ne karar verirse versin o değerli biri o tatlı bir arı boku Ahmet kölecioğlu 29-01-2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.