DAĞ AŞKI-DAĞLARIN SALINCAĞINDA
Hani genellikle halk arasında ’ DELİRDİ DAĞLARA DÜŞTÜ’ derler ya... Son günlerde bir haylı kafama takıldı bu deyiş... Halk neden bunu söylüyor, bununla ne demek istiyor diye.. Ne demek aşkı için dağlara düşerek, dağlara sarılmak? ..
Ben bir sonuca vardım aşağıda onu okuyacaksınız. İsterseniz bir de sizler düşününüz, bakalım daha değişik bir sonucu yakalayabilecekmisiniz.
Aslında bir de şunu düşünmek yerinde olur sanıyorum. Vahşi aşk diye nitelendireceğimiz dağ aşkları mı, yoksa aşk adına yaşanan binbir sorunlu kent aşkları mı daha katıksız ve gerçekçidir?
Bilirsiniz. Arap aşklarında dağ imgesine çokça raslanılmaz. Onlarda genellikle çöl egemendir. Küçücük vahalar Arap aşıklar için cennet kabul edilerek sevgililere sunulur. Mecnun bundandır ki Leylası için tamuyu (Cehennem) ansıtan çöl sıcağında yalnız düşlerle kurgulanan bir vahanın, düşleri içindedir.
Türk insanının aşkında ise dağlar, bozkırlar, taşkın ırmaklar, boranlar, vs.. gibi sayısız imgeler yer alır. Aşıklarımız aşklarını bu sayısız zengin imgelerle tanımlar, onlarla paylaşır. Çünkü aşıklarımız gerçek aşkın dağların, bozkırların bakir kucağında olduğunu düşünür. En son umut olarak da buralara başvurur, buraların eteklerine yapışır...
Çöl imgeleri aşk adına ne denli bir özgürlük ise, bizim dağ aşkımız da bundan daha geniş, zengin imgeler özgürlüğüdür. Dağlara sitem yağdırır yüreğinizde neler varsa oraya anlatabilirsiniz. Hatta Kerem örneğinde olduğu gibi, onu delik deşik de edebilirsiniz. Bizim dağ aşkımız çöl aşlarına benzemez... Çöl, güneş, kum, ay, yıldız,kum fırtınası ve düşsel kurgu küçücük bir vaha, susuzluk, serap... Dağ aşkımız böylemidir? Binbir renk ve çeşitte, sayısız imge zenginliklerimizle dolu doludur dağlarımız...
DAĞLARIN SALINCAĞINDA
O vahşi, o gösterişli, o onurlu ve güçlü duruşu dağların...Yürek yüreğe, omuz omuza, kolkola ve ardarda sıralanışları... Hele bir de aşılmaz gediklerinin arasından gökyüzünü delercesine, avuçlarına almak istercesine ay’ı ve yıldızları... Öyle bir diklenişleri, meydan okuyuşları var ki...
Bir yamaçtan, bir yamaca kurduğu gökkuşağından salıncaklarında, balaların, balabanların, kırk belikli ecelerin ve bengisuların hasını büyütür, ninileşen esintilerinde...
Çiçeklerin en güzeli açar ayak basılmadık yalçınlarında... Kuşların, kelebeklerin... Maralların.... Ağaçların, pınarların, yağmur ve bulutların, karın, kışın,, baharın yazın ve güzün... en güzelini yaşatır kucağında. Çayları, dereleri, çağlayan ırmakları yaratır da denizlere salar coşkunca... Susuz kalmasınlar diye... Sularını ayna yaparak kendilerini seyre daldığında, dağların o güzelim gizemli büyüsü sarıverir bütün benliğinizi...Kanatlanır uçarsınız sanki, bütün sorunlardan soyutlanmış olarak...
Doruklarında, koyaklarında, dik yamaçlarında ve vadilerinde ürküten bir orman sessizliğini öteleyen, serin bir esintinin yapraklarda tınılayan senfonisi...Ve otücü kuşların, böceklerin bu senfoniye ritim katışı...
Binbir çeşit canlı can bulur dağların orman bereketinde.... Merak uyandıran, sevdiren nazlımca duruşları ile ağaçlar, dağların bakirliğinde vuran nabzıdır.
Doğurgan ve üretkendir dağların taşı toprağı. Özgürdür çimi çiçeği...Çünkü orada yalana, dolana, yanılgıya, yanıltmaya yer yoktur. Çünkü orada hiç bir varlık birbirini inkar etmez. Her şey kendi doğallığınca oluşur ve yaşar. Orada yaşam biteviye özgündür...
Ben dağların sevdalısıyım. Yüreğim dağlar kadar özgür, dağlar kadar özgün ve geniştir. Böyle çok daha mutluyum. Tıpkı ilk doğuşum kadar bakir, yaşadığımca üretken...Ninnilerini yellerine katarak gönderen dağların salıncağında tanıdım dünyayı... Aşkımı da kentlerce kirli ve yanıltıcı değil, dağlarca özgür ve dağlarca bakir yaşamak istiyorum.
KÖMEN-Haydar Okur
YORUMLAR
dağlar ki özgürlüğün sesi..zirveleri ay!a yıldızlara komşu..kim sevmezki dağları..kim özlemez ki dağları..oradaki buz gibi tertemiz havayı..eteklerin deki binbir çeşit çiçeği..kim koklamak istemez ki...dağları sevmek aşktır.. hemde en delicesinden..çok güzeldi..su gibi aktı yazı..severek okudum tebrikler..saygılar..