Meselci'ye Mektuplar 8
....................
Merhabalar. İyi olduğuna karar verip, bu mektubumuzda aşka dair birkaç cümlem olacak. Söylemesem patlama noktasına gelebilirim Meselci. Seni değişik tanımlara götüreceğim, aklını belki de allak bullak edeceğim. Şimdiden önlemini al. Şimdiden kendini hazırla. Sana bir şeycik olmazsın. Sonra üzülürüm adına yoksa...
Aşk üşümenin ta kendisidir Meselci...
Sevdikçe üşürsün, kar yağar yüreğine. Isınmak yok olur sanki. Güneş çekilir bilinmezliğe. Hava gridir ve kurşun gibi ağırdır Nazım HİKMET’in dediği gibi...
Aşk, özlemekle yoluna devam eder Meselci...
Ayrılığın provası bu özlemlerden doğar. Bu hasret yer yer kendini gösterir. Nereye kaçsan, peşinden gelir yar kokusu. Yar ismi dudaklarını terk etmez. Yarin gözleri, bakışlarının rotasına asılır. Hangi yöne sapsan, aşkı bulursun. Aşık olmak, birçok hayata bağlanmanın diğer adıdır...
Aşk, bildiğini okur/yapar yine de Meselci...
Onca hayal, onca düşünme boşa çıkar bir darbeyle. Aşka göre gitmek zorundasın. Gitmezsen aşktan uzaklaşır, ondan karşılık bulamazsın. Aşkın kalbi mantık ötesi yolculuktur. Aşkın gücü, inkar edilemez bin bir gerçektir...
Aşk, bazen de baya anlamsızdır Meselci...
Seni şaşırtır, seni yarı yolda bırakır. Seni tanımamazlıktan gelir. ’Sen kimsin?’ der. Kafası bozuldu mu kimseyi tanımaz. Yok güzelsin, yok yakışıklısın; umrunda bile olmaz. Aşkın saçmalığını normal karşılamalısın. Yoksa delirme noktasına yakınlaşman an meselesi olur. Demedi deme. Uyarıyorum seni aşka dair.
Ve aşkın dili dini alfabesi yoktur Meselci...
O dilediği ülkeye ayak basar. O canının istediğiyle yaşar. Kâh okyanusun dibine saklanır. Kâh ulu orta mekanda susmaksızın konuşur. Kâh ateş gibi yakıcı olur. Kâh yağmur gibi serinletici kalır...
Aşk bu Meselci...
Ne onsuz, ne onunla iki kere ikiyi dörde tamamlarsın...
.....................................
Mehmet Selim ÇİÇEK
17 Şubat 2012, Mardin