SİZ HİÇ YUTULDUNUZ MU?
Siz hiç yutuldunuz mu hayatta?
Bir aşk oyununda ya da kibrit kabı ya da gazoz kapağıyla oynarken. Bilyelerinizi çaldırdınız mı hiç? Uçurtmalarınız tellere takıldı mı hiç? Telden arabanız bir ayak tarafından ezildi mi hiç? Plastik topunuz hoyrat bir tekmeyle patlatıldı mı?
Yutula yutula bir gün yutmayı öğrenirsiniz. Siz hiç yutuldunuz mu? Düşünün bir. Oyunun dışında, kastım hayatın içinde ..
Sesinizin akorduyla oynadılar mı? Ayaklarınıza prangalar vuruldu mu? Haksızlığa uğradığınız bir anda sus ey biçare denildi mi size?
Yoksa hiç yutulmadınız mı? Doğru söyleyin dostlar.
‘Sus sen daha çocuksun, aklın ermez bunlara.’ denildi mi küçük yaşlarda? Beyninize empoze edildi mi tüm bunlar bir nakış gibi.’Oğlum eve erken gel, arkadaşlarına dikkat et; kızım sağa sola bakma, okula gitme!’ gibi güvensizlik aşılayan ve bu hissi tetikleyen sözlerle muhatap oldunuz mu?
Sizi de kendi yaşamından çalanlar kısmına koyuyorum. Hep başkasının güdümünde, hep birilerinin rotasında oradan oraya sürüklenip duran ve her an sömürülmeye, kemirilmeye mahal veren biri olarak ilan ediyorum. Bir yapraksınız suyun üzerinde, dalgaların hâkimiyetinde bir o yana bir bu yana giden. Bir kâğıt parçasısınız rüzgârda oradan oraya sürülen.
Siz hiç hayata rest çektiniz mi? Bir kâğıt oyununda değil. Hayatınızı bir kumar oyununda masaya sürülen para gibi öne sürdünüz mü? Tetiğin soğuk yüzünü okşadınız mı asla? İpin yağlı ilmeğini kavradınız mı bir kez? Bir oyun oynarmışçasına ölümün soğuk yüzünün rolünü üstlendiniz mi? Yoksa el bebek gül bebek bir yaşam mı sizinkisi?
Siz hiç yutuldunuz mu? Bir aşk oyununda sevgilinin gözleri tarafından mağlup edildiniz mi? Yüreğiniz en orta yerinden bir sürgün avında zayıf ve mecalsiz bir ceylan gibi o sevgilinin iştiha dolu dişlerinin parıltısıyla ruhunuzu teslim ettiniz mi? Sonra tam tekmil durup :”Ey sevgili, kulun, kölenim artık. Dizginlerim elinde. Ne yana dersen o yana..” dediniz mi?
Kamu yararının bireysel yarardan üstün olduğu zehabına kapılarak destek verdiğiniz, el verdiğiniz, umut beslediğiniz insanlar tarafından uyutuldunuz mu yıllarca? Sizi uyandırmakla görevli bir beyaz atlının olduğuna dair anlatılan masallara kandınız mı? Kalan ömrünüzü sizi kurbağalıktan gelip kurtaracak olan prensin yollarını gözleyerek mi geçireceksiniz? Farzedinki prens sizi sevmiyor. Ne olacak o zaman? Ne olacaksa iyi olacak demeyin, Aziz Nesin’in aynı adlı hikâyesini okuyun.(DU BAKALİM N’OLECEK)
Tüm yukarıda söylediklerimi boş verin. Bir kalemde silin yazdıklarımı. Kendinizi kandırmayın. Kemikleşmiş bir yapıda bir şeyleri değiştirememenin vermiş olduğu ruhsal eziyetle kıvranıp duruyoruz. Baştan aşağı dezenfekte etmeli toplumu, dejenere olmuşları devre dışı bırakmalı, yeni ufuklara zinde güçlerle devam etmeliyiz. Yoksa bu toplum her maça mağlup başlar. Şimdi olduğu gibi maalesef. Mesele bizim yutulmamız değil toplumun yutulmasıdır ve’l hasılı kelam..
Yutmak ve yutulmak arasında gidip geldiğimiz bu yaşamda birisinin baskın olması halinde dengesizlik olur. İkisi dengeliyse problem yaşanmaz. Daranızda her zaman bir yanlış ve bir doğru bulunsun. Biraz sevinç ve biraz hüzün. Ne dersiniz?
Nedense bize hep düşen yutulmak oldu. Kaybetmek yazıldı hanemize, skor tabelası hep hükmen yenik gösterdi bizi. Dudağımızda yıllarca düşmeyen: Biz hep ezildik cümleleri sığındığımız sakin bir yalancı liman oldu. Biz hep dövüldük acziyeti kendimizi haklı göstermenin savunması oldu. Biz hep sövüldük edep dışı cümlesi hep birilerinin bizi per perişan ettiğinin halk arasındaki en bariz ifadesi oldu. Oysa her türlü dışlanmışlığın, her türlü ezilmişliğin, her türlü sövülmüşlüğün aslında kendimizin yarattığı birer balon olduğunu ne yazık ki yeni idrak ediyorum. Birimizin eline biraz güç geçmesin vay halimize. Allah yar ve yardımcımız olsun. İlk kapı komşusunu ezer, sonra masa arkadaşını, sonra gıcık listesine koyduklarını. Bir de bakar ki kimse kalmamış memlekette. Gıcıklaşmanın gösterisi bu. Sahne kötü adamların elinde. Bu film bitmez a canlar!
Sen böcek olursan elbette ezerler seni.
Sen sinek olursan elbette koparırlar kanatlarını.
Sen sen olmazsan elbette patlatırlar enseni.
Siz hiç yutuldunuz mu? Bir aşk masalında.. Bir mahalle oyununda.. Bir av hengâmesinde.. Bir siyaset arenasında..
Bir dev dalga tarafından yutuldu kâinat. Nuh ‘ un gemisinde bulduk selamet. Ey sevgili okuyucu Allah’a emanet.
YORUMLAR
Hani, Hz. Nuh peygamberi kavmi yalanlayınca, Allah’ın emriyle o da gemi yapmaya başlamış; “Böyle ne yapıyorsun?” diye sorduklarında; “Gemi yapıyorum.” demişti. Onlar da; “Karada bu gemi nasıl seyredecek?” diye dalga geçmişlerdi. O da; “İleride görüp anlayacaksınız.” cevabını vermişti. Birbirimize; “Nuh olmayı becerenler için tufan bir kurtuluştur.” der, tevekkülün ikliminde, gönlümüzü dindirirdik.
TEBRİKLERİMLE