- 841 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Toprak Kokusu'ndan; Kar Koku'suna Mektuplar...
Toprak Kokusu Yok Artık
Kar Koku’su da yok artık… Kar gibi geldin, Kar kadar hızlı oldu gidişin.. O kadar soğuk, o kadar unutulmaz… Kar gibi unutulmazdı gidişin.. Kar kokusu’ydun çünkü Sen.. Yerini alamazdı hiçbir ayrılık bu gidişin. Yerin dolmazdı hiçbir soğuk ile. Ve hiçbir sıcak eritemez artık seni. O kadar soğuksun ki… Hala donuyorum , titriyorum… Evsiz, barksız sokak çocuklarından daha kimsesizim…
Sen gelirken gülen yüzüm, Sen giderken ağlamaz mı? Dünya bile böyle, bir kapısından gelip, diğerinden gideceğiz. Ve Sen hep misafirsin gönlüme. Bu yüreğin sahibi olamadın, oturamadın gönül tahtıma. Yağmurlarda bekledim Seni hep. Bir hüzün buğusu kapladı Ruhum’u… Hüzünler bitmez hiç, Yağmur kalır da benim hüznümle. Kar kokusu gider hep…
Bu mektubu sana yazıyorum Kar Koku’m; Sen bu mektubu okuduğunda ben yine hep çok uzaklarda olacağım. Hiç yaklaşmayacağım artık sana, Bir Veda’ya sığdırmayacağım bu kelebek ömrümü. Bir “Hoşça kal” olmayacak son sözüm…
Bir yağmur damlası dudaklarımda, eritemedin kar kokusu… Kendi kokundan haberin yoktu senin. Kokunun tenime karışmış halini bilemedin… Veda’sız gidiyorum ben de Senden…
Ne gelebildin bana, ne kalabildin… Hep gittin… Bu kadar gitmeler de , bir de gelme olmaz mıydı? Hep mi gidilir di Aşk’tan? Hep mi ölünürdü? Seni beklerken ki, havanın kasvetini bile sevmiştim ben. Sonun da gelmek vardı, beraber değil, bir olmak vardı… Birleşmek vardı sonunda, gitmeler değil… Şimdi tüm şarkılar ayrılıkları söyleyecek… Tüm sevgililer ayrılacak gözümde, hepsini kendi hayallerimle ayıracağım… Kimse kavuşamayacak yüreğimde.
Düş’sel bir sevdâ’ydı bizimkisi… Düş kadar uzak, düş kadar güzel, düş kadar yalandı… Düş’tün.. Düş’tüm…Ve şimdi Düş’lerimiz kadar yalnızız… Aslında hep Yalnız’dık… Kocaman bir sıfır gibi kendi etrafımızda yuvarlak çemberin içindeydik, o çemberin içine girebilen de oluyordu, takılıp düşen de… Biz hep düştük… Hayat çelmesini erken yaşlarda yemeye başladık, çelme yemediğimiz yerde şaşırıp kaldık… İnanamadık.. Geldiğimize inanmadık, gördüğümüz halde… O kadar siyah bir örtüyle örtülmüş ki yüreklerimiz.. Gelmelerimizi göremedik… Göremeyince vazgeçip, biz de gittik. Bu yüzden hep giden olduk…
Beni sorarsan artık, mir camın buğusunda , kardan kalan buğu’dayım… Yüzüme düşen yağmur damlalarını izliyorum… Kendi kokumu kaybettim… Toprak koku’m yok artık… Beni sorarsanız kokmuyorum artık… Ya da yağmur yağmıyor… Yağmur’dan sonra kokmak zorunda mıyım ben? Ya da hep ağlamak zorunda mıyım gelmen için.. Neyse… Toprak kokusu yok artık…
(OnAltı-Şubat-İkiBinOnBir*11:50)
Nevin Akbulut
YORUMLAR
Gidişler hep tarumar eder, gelişler cenneti müjdeler...
Uzaklara mı yoksa olmayan(olmayacaklara) bir meuktup muydu?
Geçmişini bir kar yağışında arar gibiydin topraksa her daim kokar çünkü toprak değil mi çiçekleri, ağaçları ve binbir nazenin gülleri kökünden besleyerek yeryüzüne koklamamıza amade bırakan...
Unutma huzur da aşk gibidir paylaştıkça güzeleşen.
Kar tanecikleri kadar beyaz hayallerin gerçek olsun dileklerimle
Sevgilerimle
Kıpkırmızı
Kokun bile gider elden.. Kokusuz kalırsın...
Olmayacak, aslında olmayana seslenişti mektubum...
İçimde yaşamak en doğrusu...
Teşekkür ediyorum içten yorumunuz için...
Sevgilerimle,
DemAN
Çünkü hayal etiklerimiz hep kar taneciklerinden beyazı(mutlu olmaklığı) arzulamıyor muyuz?
sevgilerimle