- 735 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
PATARA'DA BATAN GÜNEŞ
Manisa Sağlık Meslek Okulunun, en güzel kızıydı Güneş. Peşinde çok gezen olurdu da, onun gözü Serhat’ dan başkasını görmez, düşlerine başka delikanlı girmezdi. Okul çıkışı , peşinden gelmelerine, küçük kıskançlıklarına alışmıştı Serhat’ın. O genci, seviyordu. Ama onun, aşırı tutucu oluşunun , göstergelerinden de korkuyordu. Okulun son yıllarında , durumlarını tartışır olmuşlardı. Delikanlı, bu sevginin yüceliğini anlayamıyor, bu çiçek, sadece onun vazosunun süsü olsun istiyordu.
’Kapanman gerek ’ diye diretmeye başlamıştı Serhat. Kızımızın, yapamayacağı bir şeydi bu. Aslında , karakterler de uyuşmuyordu. Kız, çok güzel dans ediyor ve dans ona çok yakışıyordu. Genç ise, bunu geleneklerine uygun görmüyordu. Delikanlının sevgisi , tutucu isteklerinin, muhafazakar baskılarının altında eziliyordu, Güneş’in gönlünde. Sonunda ayrıldılar. Dört yıllık, çocukluk ve gençlik aşkı sona ermiş , üstelik Delikanlı Almanyaya gitmişti. Çok üzgündü genç kız.
O buruk günlerden bir akşam, İbrahim’le tanıştılar. Boylu poslu, üniversite mezunu , kültürlü, yakışıklı bir gençti. Bir yıla yakın, masum bir arkadaşlıkları olmuştu. İbrahim’in ailesi oldukça varlıklıydı. Patara cennetinde güzel bir otel işletiyorlardı.
O yaz , kız kuzenler ve birinin nişanlısı, hep beraber , davet edildikleri Patara’ya , İbrahim’in oteline gittiler. Çok eğleniyorlardı. Dünyanın en güzel plajlarından biri,. Patara’daydı. Göz alabildiğine uzanan , kaliteli kumsal, tarihi şehirler, hiç bozulmamış antik tiyatrolar. Ayağınızda terlik yoksa , yanarak koşarsınız denize .Ama ne denizdir o. .Dibi halı gibi kum ve rengi şeffaf koyu mavidir. Bazen kırılarak gelip, bacaklarınızı okşayan dalgaları olur. Kendinizi , bembeyaz köpüklere doğru atarsınız. Genç kızların çığlıkları , gülüşmeleri hiç eksilmez , deniz kenarından.
Güneş’in, ışıldayan güzelliği ,Patara Köyünde , gençlerin dikkatini çekmişti. Otelde de gözler, henüz 17 yaşını bitirmemiş , bu Patara Çiçeğinin üzerindeydi. Güneş, hayat doluydu. Sürekli gülüyor, şakalar yapıyor,kendi gurubunu ve İbrahim’ çok eğlendiriyordu. Ama bu kadar ilgi, İbrahim’ de bazı kıskançlık huylarını başlatmıştı. Onun başkaları ile konuşmalarına , şakalaşmalarına , gülmelerine hoş bakmaz olmuştu.
Bir akşam, iki kuzen kız ve nişanlı delikanlı, otelin barında içki içiyorlardı.Kuzenlerden birinin doğum günüydü. Güneş, içkiyi tanımaz,bilmez ve pek sık içmezdi. Nasıl olsa dostlarlayım, bir kaç kadehten ne olur ki, diye düşünerek,neşe içinde ,sıcak yaz gecesini , güzel doğum gününü, gülerek eğlenerek kutluyorlardı. İbrahim’de onlarla birlikteydi. Birden Güneş’in cep telefonuna bir mesaj geldi. Almanyaya giden , Serhat’ tan geliyordu. Güneş’ten önce, İbrahim uzandı telefona.
Mesajda , sadece uzun bir ayrılık olduğunu ve onu özlediğini yazıyordu Serhat. Bu mesaj İbrahim’ i delirtmişti. Güneş, telefonunu zor kurtarmıştı elinden . ’Sen , benim hiç bir şeyim değilsin, mesajıma bakmaya hakkın yok ’ diye bağırıyordu Güneş. İbrahim, bir krizdeydi adeta. ’ Sen, benimsin .Benimle evleneceksin.Anladın mı ? Benimle evleneceksin. Seni, kimseye yar etmem . Benimsin sen.’ Otel, bu nahoş olaya şahitlik yapmak istemezcesine boşalmış, barda kimse kalmamıştı. Güneş şaşkındı. Kuzenlerine ertesi günü başka bir otele geçmeleri gerektiğini söylemekle yetindi.
Yarım saat sonra , yeniden içmeye başladılar. Güneş ,çok üzgündü ve içkiyi karıştırarak içiyor, her şeyi unutmak istiyordu.Güzel olmak bu kadar mı , kadersiz olmak demekti böyle. Evet arkadaştılar, ama hiç bir ümit vermemişti . Bu kadar kıskanç olmaya ,hakkı var mıydı? Birkaç dubleden sonra , kendisini kötü hissettiğini söylediğinde, kuzenleri, onu odasına götürerek yatırdılar. Hemen uyumuştu.
İbrahim’de bütün odaların yedek anahtarları vardı. Kuzenleri, barda eylenmeye devam ederlerken ,kapısının açılıp odasına girildiğinden haberi bile olmamıştı,içkinin etkisiyle sızmış olan Güneşin.
Sabah, inanılmaz bir baş ağrısı ile kalktı. Toparlanması gerekiyordu . Ama ,iki bacağının arasında bir sızı vardı.Ürpererek, yataktan fırladı.Üzerinde hiç bir şey yoktu.Vajinasından sızan kanlar,bembeyaz bacaklarından ayak bileklerine doğru süzülmüştü. Güneş , tecavüze uğramıştı.İstemeden, iradesi dışında ve birden nefret ettiği, yüzünü bir daha görmeyeceğini düşündüğü , İbrahim tarafından, tecavüze uğramıştı. Yıllardır sakladığı bekaretini , böyle kaybetmek,onu çok üzmüştü. Babasına, ne diyecekti şimdi. Dinmek bilmeyen bir ağlama krizine tutulmuştu. Kuzenleri ,odasına doluşmuşlardı. Kapının hemen önünde, İbrahim duruyor, sırıtarak ’Ben sana benimle evleneceksin demedim mi? İstersen ananı, babanı çağır, ya da Jandarmayı. Sen , benimsin, benim. ’
Önceleri ,evlenmeyeceğim diye diretti . Bu sefer de, ailesine anlatmakla tehdit edilmişti, İbrahim tarafından. Babası duyarsa, ne yapabilirdi. Patara çiçeği Güneş, solmuştu, Patara akşamlarının, kızıl gölgesi, uzun plaj kumlarına vuran, akşam güneşi batmıştı artık. İbrahim, ne derse onu yapıyor, ama ruhunun asla ona ait olamayacağını İbrahim’e söylüyordu.
Önce, söz, nişan ,kısa dönem askerlik derken, bir yıl geçmişti. Bir genç kızın ,daha yeni reşit olacakken tecavüzcüsü ile evlenmesi, insanın düşünemeyeceği kadar büyük bir zulüm dü. Her gün içine akıttığı göz yaşlarını gizlemeye çalışarak , İbrahim’le evlendiler . Kırmızı bekaret kurdelasını , evden çıkarlarken beline takan babasının gözlerini içine bakamayarak.
İbrahim’in ailesinin oturduğu bir binanın ,alt katına taşınmışlardı. Güneş , İbrahim’i yanına sokmuyor,O da ’Sen, benim karımsın, yatacaksın ’ diyerek, bazen döverek bazen aç bırakarak tecavüzlerini sürdürüyordu. Güzelim Güneş ,kan hastalıkları, deformasyon rahatsızlıkları ile boğuşur olmuştu artık. Yalvararak kendisini bir hastanenin idari bölümünde işe yerleştirebilmişti. Ama esir hayatı sürüyordu. İşten alıp, işe bırakmalar, asla arkadaş ve dost edindirmemeler, evde kapalı tutmalar.
İnsan, ne hayaller , ne güzel düşüncelerle , mesut olacağım arzuları ile başlar da, böyle bir zorbanın elinde , ne hallere düşer. Hayat işte. Güneş bu durumdan kurtulmak istiyor, ama İbrahim’in fanatik tutumu , ona bu şansı asla vermiyordu.
Genç kadın ,kaçarak kurtulmayı denedi .Babaannesinden kalan aile yadiğarlarını bile gözü görmüyordu. İstanbula kaçarak boşanma davası açtı .
Kurtuldu mu dersiniz? Hocası İbrahim ,hakime ’O beni seviyor ,bizi boşamayın. Bana dönecek ’diye yalvararak yine onu özgür bırakmıyor.
İnsanda çirkin şansı olmalı derler ya , doğru mu ne.
YORUMLAR
kukurikuu
Bu öykü ne yazık ki gerçek . Anlatan hanımın korkulu dünyasından fazla bir şey çıkartamadım. Saygılarımla,
Not: HOMONGOLOSUN MUTLULUĞU 1 İÇİN İLK YORUMU BEKLİYORUM
kukurikuu
Bu öykü ne yazık ki gerçek . Anlatan hanımın korkulu dünyasından fazla bir şey çıkartamadım. Saygılarımla,
Not: HOMONGOLOSUN MUTLULUĞU 1 İÇİN İLK YORUMU BEKLİYORUM
kukurikuu
Bu öykü ne yazık ki gerçek . Anlatan hanımın korkulu dünyasından fazla bir şey çıkartamadım. Saygılarımla,
Not: HOMONGOLOSUN MUTLULUĞU 1 İÇİN İLK YORUMU BEKLİYORUM
kukurikuu
Bu öykü ne yazık ki gerçek . Anlatan hanımın korkulu dünyasından fazla bir şey çıkartamadım. Saygılarımla,
Not: HOMONGOLOSUN MUTLULUĞU 1 İÇİN İLK YORUMU BEKLİYORUM
kukurikuu
Bu öykü ne yazık ki gerçek . Anlatan hanımın korkulu dünyasından fazla bir şey çıkartamadım. Saygılarımla,
Not: HOMONGOLOSUN MUTLULUĞU 1 İÇİN İLK YORUMU BEKLİYORUM
Kemnur
kukurikuu
Güzellik başa gerçekten beladır.Ama çok da iyi bir şeydir. İnsanlar başka türlü davranırlar, saygı görürsünüz, tercih edilirsiniz. Sevilirsiniz.
Ancak, güzelin de kendisini daha çok kollaması gerekir. Bir de kalp güzelliği var ki en çok aranılan bence o olmalı. Saygılarımla.