- 2673 Okunma
- 6 Yorum
- 1 Beğeni
İNSANLARLA ANLAŞMAK VE İNSANLARI ANLAMAK
İnsan insanla anlayabiliyor ve insan insanla anlaşabiliyor. İnsan insanla açıklayabiliyor ve açıklanabiliyor. İnsan insanla sevebiliyor ve sevilebiliyor. İnsanın insanla kurduğu ilişkiler insan olmanın ilişkisi olabiliyor.Bu anlamda insanın kendisiyle kurduğu ilişki diğer insanlarla kurduğu ilişkinin silik bir yansıması da olabiliyor sıhhatli ve erdemli bir yansıması da olabiliyor.Ama bilinmesi ve anlaşılaması elzem olan bir şey var ki o da, hayat içindeki yerimizi yani kendimiz olabilmek ve kalabilmek için hayatımızda çizdiğimiz rotayı,işaret taşları olan diğer insanlarla olan beraberliklerimizde kavrayabiliyoruz. İnsanoğlunun her seslenişi,her dokunuşu,her kelamı ve her yakınlığı insanlarla kalıyor.
Kendi varlığını yalnızlaştırıp mücerret bir hale getiren bir insanın duygu,düşünce ve davranışlarını konumlandırabilmesi,belli bir takım karşılıklar üretebilmesi ve bunların sonucunda kendini bulabilmesi ve bilebilmesi mümkün değildir.Çünkü insan etkileşen bir varoluştur. Her insan bir başka insanla bir kader paylaşır.Her insan bir başka insanla ömür paylaşır.
Dünya hayatı insanlar arasında paylaşılır. Ve fakat insanın insanla kurduğu ilişkiler zor ve meşakkatli bir sürecinde başlangıcıdır.Bir insanın başka insanlarla anlaşabilmesi için ortak bazı noktalar gereklidir. İnsanlar dil,duygu,düşünce ve dert gibi ortak zeminlerde anlaşabilirler.En temel anlaşma zemini “insan olma” noktasından başlıyor. Sonrasında bu halka daralarak devam ediyor.Halkanın en küçük noktasında en asli ve hakiki zemin duruyor. En genel noktada ise daha kaypak ve geçici zeminler duruyor. İşte insan olarak kurduğumuz bağlantılar hangi zeminde duruyorsa insanlığımızda o çerçevede dönüp duruyor.
Hayatı insanlarla beraber “hakiki anlamda “ yaşamak ve paylaşmak insanlığımızın mahiyetini varoluş sahnesinde tecrübelendirmek ve deneyimlerle varoluşumuzun rengini ortaya koymak kendi imtihanımızı yaşamaktır. Kendimize ait varlığımızı varoluş dünyasında insanlara açıp onlarla beraber paylaşıp yaşamak etkileşim zemininde seviyemizi belirginleştirmektir.
İster aile,ister eş-dost,isterse gündelik hayatta görüştüğümüz,tanıştığımız insanlar olsun “karşılıklı bir bağlantı,etkileşim ve ilişki” belli bir düzey ve seviyede gerçekleşir. Bu düzey hangi nokta da ise insani etkileşimde o noktadadır.İnsani etkileşim en genel halkada devam ediyorsa insanlığımızın değeride orada durur.
İnsanın insanla anlaşmasının zorluğu insanların farklı zeminlerde ve farklı varoluş durumlarında karşılaşmış olmalarından ileri gelir. Aynı zeminde,Aynı varoluş durumunda olan insanlar anlaşmanın mukaddimesini gerçekleştirebilirler.
Bu anlamda beraber olduğumuz insanlarla sadece aklımızla,sadece hislerimizle etkileşim içine giremeyiz. Hem aklımızla hem hislerimizle hem de nefsimizle etkileşim içerisine gireriz. Yani insan “bütünüyle” etkileşim içine girer.İnsanın insanla olan etkileşimi “insanoğlunun bütünlüğünde” açığa çıkar.