- 943 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
ÖĞRETMENİMİZİN NOTUNU KIRMA
Seni sen olduğun için değil, seninle birlikte olduğumda ben olduğum için seviyorum. Gabriel Garcia Marque
Güzel bir beldemizin şirin bir okulunda dördüncü sınıfların rehberlik ve denetiminde bulundum. Bu okulumuz isim yapmış kaliteli kurumlarımızdan biriydi.
Sınıf öğretmeni ile çalışma odamızda tanıştık. Çalışmamızın usul ve esaslarını kısaca kendisine anlattım.
İki ders saati birlikte ders yapacaktık. Kendisine, isterse daha sonra da gelebileceğimi, önemli olanın birlikte, isteyerek paylaşımda bulunmak olduğunu ifade ettim.
Gayet samimi bir tavırla:
-Tabi ki rehberlik ve denetim istiyorum. Hem bilmediklerimi öğrenmiş olurum, hem de bir an evvel stresten kurtulurum, dedi.
Biraz heyecanlıydı. Bu durum rehberlik ve teftiş çalışmalarında hep olur. Kendim de öğretmenliğimde teftiş heyecanını çok yaşamıştım. Mümkün mertebe hoşgörülü ve güler yüzlü davranarak öğretmenimizin kendisini iyi hissetmesini sağlamaya çalışıyordum.
Öğretmenimize:
-Öğrencilerine bilgi verir misiniz? “Sınıfımıza bir öğretmen misafir gelecek, sizi dinlemek, sizinle ders yapmak istiyor” şeklinde bilgi sunarsanız heyecanlanmazlar, dedim.
Öğretmenim; “tamam efendim” diyerek ayrıldı. Giriş zili çaldıktan sonra odadan çıktım. Öğretmenimiz koridorda beni bekliyordu.
-Tamam mıyız her hangi bir sorun var mı öğretmenim? Dedim.
-Tamam efendim her şey yolunda, dedi.
Birlikte dersliğe doğru yürüdük. İçeri girdiğimizde, bütün öğrenciler ayağa kalktı. Kendilerine “günaydın” dedim. Sonra da oturmalarını istedim.
Yüzlerine baktığımda, hepsinin sevinçli ve bir kuş gibi ürperti içinde olduklarını hissettim. Biraz sakinleştirmek gerekiyordu.
Öğretmenimize; “lütfen buyurun öğretmen masasına oturun, ben de öğrencilerimizle tanışayım” dedim.
Sonra da öğrencilere dönerek:
-Nasılsınız iyi misiniz? Dedim. Tabi koro gibi hep bir ağızdan:
-İyiyiz sağ ol, diye gür sesle haykırdılar.
-Sizde sağ olun ben de iyiyim, dedim.
Bir kaçı tebessüm etti. Anlamıştım inceliği. Çünkü ben “siz nasılsınız” şeklinde sorulmadan “ben de iyiyim” demiştim.
Öğrenciler cıvıl cıvıl ve çok içtendi. Bir süre birlikte konuştuk. Sınıf başkanıyla tanıştık, adı Burcu idi. Nasıl başkan olduğunu anlattı. Takımlardan konuştuk, derken samimi bir ortam oluştu. Kendilerini çok sevdiğimi ve birlikte olmaktan mutlu olduğumu ifade ettim.
Bu hususta hepimiz samimi duygular içindeydik. Öğretmenimiz yalnız kalmasın, sıkılmasın diye de zaman zaman kendisine sorular sorarak gruba dahil ediyordum. Bu tanışma faslından sonra öğrencilere dedim ki:
-Sizinle birlikte ders yapacağız ister misiniz?
Verilen cevabı tahmin edersiniz. Sonra da birlikte ders yaparken parmak kaldırarak söz istemeden konuşulmamasını, dürüst hareket edilmesini istedim.
-Tamam, dediler.
Bundan sonra defterlerine bir cümle yazdırdım. Herkes yazdıktan sonra defterlerini kapattılar. Cümlenin doğrusunu tahtaya yazarak, bu şekilde yazanlar parmak kaldırsın, dedim.
Bir çok öğrencinin parmak kaldırmadığını gördüm. Oysa daha çok parmak bekliyordum. Acaba yanlış mı anladılar diye defterlerine baktım. Gerçekten de parmak kaldırmayanların tamamı cümleyi yanlış yazmıştı. Öğrencilerin bu dürüstlüğü gerçekten de beni çok etkiledi.
İşte “eğitim bu” dedim içimden. Ne olursa olsun DÜRST olmak, olabilmek çok önemliydi. Çocukların bu davranışlarını olumlu anlamda zihnime not ettim.
Derslere devam ettik. Matematikten işlemler yaptık, soru cevap şeklinde konuştuk. Diğer derslere geçtik. Çocuklar bilemedikleri yerlerde hiç yalana tenezzül etmeden dürüst davranıyorlardı.
Tabi bu durumda öğretmenin beklediği başarıdan daha az bir netice çıktı ortaya. Belki bunda benim de farklı soru sorma tekniğimin rolü olmuştu.
Örneğin çocuklara soruyorum:
-23 Nisan da ne oldu?
Hemen anlatıyorlar.
-29 Ekim size neyi hatırlatıyor?
Hemen cevap veriyorlar. Bu kez üçüncü bir soru soruyorum:
-Cumhuriyet mi önce ilan edildi, TBMM mi önce açıldı? Bu sefer ay sırasına göre düşündüklerinden hemen “Cumhuriyet” diyorlar.
Bunlar aslında detaylar, ben bu öğretmenimizin Türk Milli Eğitimi’nin genel ve özel tüm amaçlarını gerçekleştirdiğini gördüm ve ikna oldum. Ancak çocuklar detayda bazı soruları bilemedikleri için mahzunlaştılar. Çünkü bilemedikleri durumlarda boyunlarını bükerek öğretmenlerine bakıyorlardı. Oysa dediğim gibi çocuklar öğretim ve özellikle de eğitim boyutunda mükemmeldiler.
İki ders saatimiz doldu. Öğretmene ve öğrencilere çok mutlu iki ders saati yaşadığımı ifade ettim. Fakat öğrenciler bir saat daha birlikte olalım diye ısrar ediyorlardı.
Kendilerine teşekkür ederek bu kadarının yeterli olduğunu, başka sınıflara da gideceğimi söyledim.
Bunu öğrenen çocuklar gözümün içine bakarak sanki benden bir şeyler umuyorlarmış intibası verdiler. Belki de yanılıyorum diye düşünerek derslikten çıkmak istedim. O anda sınıf başkanı parmak kaldırarak söz istedi.
-Buyur Burcu seni dinliyorum dedim. Tanışma faslında ismini öğrenmiştim. Ders işlerken öğrencilerin ismini sorar onlarla konuşurken adlarını kullanırdım.
-Öğretmenim sınıfım adına sizden bir şey rica edeceğim. Sorduğunuz soruların bazılarını bilemedik. Oysa öğretmenimiz bunların tamamını bize öğretmişti. Öğretmenimizin hiçbir hatası yok. Hata bizlerde. O nedenle sizden özür diliyoruz. Ne olur bizim yüzümüzden öğretmenimizin notunu kırmayın. Öğretmenimizi çok seviyoruz. Zaten bazı soruları bilmeyerek O’nu üzdük. Notu da az gelirse daha çok üzülecek.
Burcu’nun bu sözleri beni sarstı. Bu ne biçim konuşmaydı, bu ne biçim duyguydu.
Öğretmeni sevmek bu muydu acaba? Keşke bu öğretmenin yerinde ben olsaydım diye gıpta ettim.
Öğrencisinin öğretmenini böyle sevebilmesi, öğretmeni tarafından daha çok sevilmesinden kaynaklanabilirdi. Sevilmeyen sevemezdi çünkü. Çocuklara hitaben:
-Ben sizlerin ne kadar mükemmel yetiştirildiğinizi gördüm. Sadece bilgi düzeyinde yetişmek yeterli değil elbet. Eğitim bir insanda güzel özelliklerin de bulunmasını amaçlar.
Bunlar; medeni olma, yardımlaşma, dürüst olma, hoş görülü olma, vefalı olma, sözünde durma, saygı ve SEVGİ gibi şeylerdir. Bu gün ben bunları sizde gördüm.
Özellikle de öğretmeninizi çok sevdiğinizi anladım. Demek ki öğretmeniniz sizi daha çok seviyor. Sevgiyi alamayan veremez. Not vermeye gelince. Siz öğretmene not verilip verilmeyeceğini nereden biliyorsunuz?
Benim bu sorum üzerine, mahcup şekilde tebessüm ettiler.
-Sizleri tanımaktan çok mutluyum, haydi hoşça kalın dedim.
Bir anda bir alkış tufanı koptu:
-Güle güle öğretmenim, güle güle. Yine gelin öğretmenim.
Bu sesler içinde derslikten çıktım. Öğretmen de beni uğurlamak için çıktı. Kendisini böyle bir sınıf yetiştirdiği için defalarca tebrik ettim.
-Bu gün ben gıdamı bu sınıftan aldım. Artık yemek yemesem de olur dedim.
-Çok teşekkür ederim, saygılarımla efendim diyen öğretmenimizin o mütevazı tavrı karşısında derslikten uzaklaşırken “hala bir şey yapamadığını sanıyor” ne kadar yüce ve önemli olduğunun farkında değil. Saygı duyulacak biri varsa “ben değil” işte “bu öğretmen” dedim.
Böyle bir değerin notunu kıramazdım elbette. Üstelik ödül verilmesi için teklifte bulunacaktım.
YORUMLAR
Sayın hocam,iyi bir eğitimci olmanın yolu insanı sevmekten ve hoşgörüden geçiyor.Siz bunu yaşam ve mesleki tecrübenizle ortaya koymuşsunuz.Öğretmene ve öğrencilere yaklaşımınız ,rehberliğinizin ne kadar etkili olduğunu ortaya koymuş.Öğrencilerime ilk derste onlardan ne istediğimi belirtirken dürüstlük ilk sıradadır her zaman.Sadece öğretmene değil,birbirlerine saygı duymalarını,asla haksızlık yapmamalarını söylerim.Onlardan ne istiyor ve bekliyorsam önce ben örnek olurum,hatam varsa özür dilerim,emekten ve sevgiden yana olmaları için çabaladım hep.Hayat yolında zor ve çileli bir yolculuğum oldu ama öğrencilerimin sevgileri,kocaman yürekleri bana hep destek ve umut oldu.Yazınız çok duyarlı,içten ve akıcı olmuş,ellerinize sağlık hocam.
Entellektüel-41
Hocam iyi bir öğretmen ve iyi bir rehbersiniz. Yİne temel eğitim sevgiden geçiyor
Paylaşımınız için çok teşekkürler, sevgiyle kalın...
Entellektüel-41
Bir Eğitimci olarak sizi anlıyor,davranışınızı alkışlıyorum hocam..
Çok güzel bir paylaşımdı çok beğendim..
Saygılarımla..
Entellektüel-41
Değerli abim (hocam) güzel yazınızı okudum konu ve bakış açınız ne güzel..Keşke bu bakış açısına sahiplik %50 leri geçse sınıflar değil sevgiler geçilse kimseler ve notlar kırılmadan. Rehberlik önemli ve sizden çok iyi bir rehber olunur onu bilirim güzel paylaşımınız için teşekkür ederim....
En içten saygılarımla....
Entellektüel-41
öğretmen ana babanın çocuğuyum
tüm yaşantım öğretmen, müdür, öğrenci, veli, müfettiş konuşmaları arasında geçti
sizin gibi değer bilen kadir şinas müfettişlere çok az rastladım saygıdeğer hocam
kutlarım
saygılarımla
Entellektüel-41
Entellektüel-41
Eşimin ANA SINIFI öğretmenliği yaptığı dönemde duvarındaki çizgi kahramanların kesilmiş resimler arasında "noel baba" tiplemesini gören müfettişin terbiyesizliği kadını ağlatmıştı, hiç unutmam. Siz iyi bir müfettişmişsiniz, tebrik ederim. Saygıyla
Entellektüel-41
MERHABA EFENDİM çok güzel bir yazınızı okudum ögretmenlik ne kutsal bir meslektir evet çok istediğim halde bir türlü öğretmen olamadım ama kızım ögretmen şimdi sizi alkışlıyorum efendim zevkle okudum yazınızı bütün ögretmenlerimin ellerinden öpüyorum büyük yada küçük öpülesi ellerinden sevgilerimi bıraktım efendim
Entellektüel-41
Sayın Hocam
Müfettişlerin de bizim gibi birer insan olduğunu ve bizi yemek amacıyla okullara gelmediklerini anlayana kadar biz öğretmenler bile meslekte en az bir on beş sene geçirdiğimize göre ufacık çocukları- onlara ne kadar yakın davranıorsanız davranın- heyecanlanmamaları mümkün değil.
Bu yazı bana bir anımı hatırlattı. Fakültede Ortaçağ Tarihi sınavına girdik. atlatırsam son sınıfa ( artık öyle ifade edeyim ) geçeceğim. Lakin hocalardan bir yurt dışına gitmiş ve onun yerine soruları bir başka hoca hazırlamıştı. Sorulardan birini hiç unutmam : Gazneli Sultanı Mesut Döneminin olaylarını anlatınız. İtiraz ettim hemen ^'' Hocam bu konuyu görmedik'' diye....''Peki Dandanakan Savaşını görmediniz mi'' diye sordu...'' Gördük '' dedik '' İşte onu yazacaksınız'' diye cevap verdi.
Fakültede bile soru sorma şekli hocadan hocaya değişiyor.
Ama zaten sizin vurgu yapmaya çalıştığınız konular bunlardan çok dürüstlük olmuş. İşte o konuda o öğretmeni ben de çok takdir ettim.
Bir öğretmen olarak çok beğendim yazınızı.
Selam ve saygılarımla.