"DİNLE GÖR VE DANS ET"
Dans ediyor garip bir şarkıda bedenim; diğer göz kırpılmasına kadar. Bir masa var ışık tutulan, gerisi kapkara. İnsanlar nefes almıyorlar. Evren sanki iyi niyetle ayaklarımda ve susturmuş herkesi.
Açıyorum gözlerimi; duyuyorum. Ben dans ediyorum; az ileride ki masa sakinleri ağlıyor. Kadın şarabını yudumluyor; gözyaşları masa ya iniyor.
Hüzün mü diyorum bu, aşk mı, mecburiyet mi diyorum tutsaklık mı? Ayrılık harıl harıl yanan bir ocakta unutulmuş; dibi tutmuş kokuyu alıyorum. Pişmekten öteleşmiş. Minik periler diğer masaya ışık verirlerken dansım hızlanıyor, ayaklarım o masaya doğru adım atıyor. Bir adam hükmetmeye çalışıyor boş sandalyeye; ellerini önce kaldırıp sallıyor birkaç defa. Sonra bitti işareti vererek sandalyeyi alkışlıyor. Sandalye kahkahalara boğuluyor. Zavallılık bu be; işte zavallılık bu diyor.
Bir kere daha kırpıyorum gözlerimi; yeşil mor kırmızı sarı turuncu mavi; ışıkların topluluğu üstüme geliyor. Bu kez sahne benim. Şaşıran ağzımı kapatıyorum. Ruhum taşıp çıkıyor derimden. En sondaki masaya geçip izliyorum; dans ediyor bir kız. Ayakları tellerle kaplanmış gözleri kapalı. Dudakları bir şey demek ister gibi harekete hazır. Narin hareketlerle dans ediyor. Duyabiliyorum. Etraf koyu bir sessizlik örtüsüyle kaplı. Dansçı kızın tüyleri dikilmemiş soğuyan havada. Gözlerim üşüyor o derece hava.
Dans ediyor bir kız; konuşmuyor, içini duyabiliyorum. Sırtından gözlerine odaklanabiliyorum.
Dans ediyor bir kız; konuşmuyor, içini duyabiliyorum. Sırtındaki elbiseyi sıyırıp atıyor, yer veriyor çıkan koca kanatlara.
Uçuyor bir kız; gözlerimden hızla uzaklaşıyor. Özgürlüğe uçmaksa bu “ruhuna geri dönme” diyorum… Dönme ruhuna hatta ayaklarına; uç uçabildiğin kadar hep yukarıya en yukarıya…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.