Müebbet Nimet ( 4 )
Bu arada Nimet bir kaç parça eşyasını yerleştirmiş, yatağının üzerine kıvrılıvermişti. Bomboştu içi, sanki bütün duyguları ölmüş gibi hissizdi. Buraya düşen çoğu kişinin ilk işi ağlamak olurdu ama o hissi bile taşımıyordu şu an. Evlendikten bir yıl sonra kaybettiği anacığı geldi aklına sonra. İyi ki o zaman ölmüştü kadın yoksa şu an üzüntüsünden ölürdü muhakkak diye düşündü. Bir zamanlar mutlu, mesut yaşadığı evini, bahçesinde kendi elleriyle yetiştirdiği sebzeleri, Sarıkız adını verdiği ineğini, tavuklarını ve kedilerini de getirdi hatrına birer birer. Bunları düşünürken bir anda içi geçivermişti.
Ne kadar uyuduğunu bilemiyordu ki; bir elin kendisini sarsmasıyla sıçradı yerinden. Aniden uyanıp nerede olduğunu anlayamayan insanların psikolojisiyle boş boş baktı etrafına. Çevresindeki eşyalar tek tek yerini aldığında bir anda hatırladı nerede olduğunu, rüya falan değildi buradaydı işte. Karşısında duran küçük kızı gördüğünde gülümsedi.
" Sultan ana çağırıyor, kalksın yemek yiyeceğiz dedi" derken yosun yeşili gözlerde ona gülümsedi. İçi akıverdi Nimet’ in. Tüm dünyayı bağışlayıverdi o bir çift gözün üstüne bir anda. Zaten ne zaman, nerede bir çocuk görse benzer duyguları yaşardı ama bu kız daha bir farklıydı nedense. Eşyalarını yerleştirirken bir kaç kez göz göze gelmişler, küçük kız tatlı bir mahcubiyetle gözlerini kaçırmış ama Nimet’ in her defasında yüreği pır pır etmişti.
Küçük kız önde Nimet arkada masaya doğru yürüdüler. Sultan ana yanındaki sandalyeyi işaret ederek oturmasını söyledi. Yeşil mercimek ve bulgur pilavının yanına iki koca sürahi de ayran çalkalamışlardı bugün yemek sırası kendilerinde olan kadınlar. Sultan bir vuruşta kırdığı soğanın yarısını Nimet’ e uzattı " Hadi bakalım doyur karnını kızım" dedi.
Nimet günlerdir ilk kez acıktığını hissediyordu. Uzandı bir somun ekmek aldı ortadan. " Ellerinize sağlık" dedi çekingen bir sesle. Hep bir ağızdan afiyet olsun dendi. Yemek boyunca sofradakilerle Nimet arasında bir bakışma trafiği yaşandı durdu. Lakin Nimet kime baksa hemen akabinde Elif’ e takılıyordu gözleri. Pilavıyla beraber ayranını içen küçük kızın, bardağı ağzından çekince dudaklarının üstünü gören biri " Kız Elif bıyıkların çıkmış ihtiyar dedeler gibi olmuşsun " deyince herkes gülmeye başladı. Gülenlerin arasında annesi de vardı ama Seher birden boğulurcasına öksürmeye başladı. Öyle şiddetli öksürüyordu ki; kaşığı elinden düşmüş, gözlerinden yaşlar gelmişti. Sultan bir bardak su uzatırken anaç bir ifadeyle payladı Seher’ i :
" Kaç kere söyledim Seher sana revire git diye! Aylardır öksürüyorsun be kızım. Hiç mi acımazsın kendine? "
Geçti ana geçti dedi Seher nefes, nefese.
Sultan Nimet’ e dönerek " Bu Seher var ya, inat mı inattır. Bir Nuh demeye görsün, öldür Allah peygamber demez" Bu söz üzerine masadaki herkes gülmeye başladı hatta Seher bile kendini tutamayıp gülmüştü. Sultan birden ciddileşerek " O damarı Elif’ i doğurduğu zamanda tutmuştu. O kadar söyledik bu sübyanı buralarda soldurma, akrabalarından birinin yanına ver dedikse de dinletemedik. Benim kimsem yok dedi kestirip attı keçi ! "
" Peki ya babası? " diye boş bulunup sordu Nimet ama hemen pişman oldu. Çünkü Seher’ in kaşları bir anda çatılmıştı. " Onu hiç sorma" dedi sıkıntılı bir sesle Sultan kadın. " Bu garibimi evleneceğiz diye kandırıp kanına girmiş sütü bozuk! Seher hamile kalınca da benden değil git kimden peydahladınsa ona yama kendini demiş. Gerisi malum hikaye bizim Seher’ de deşivermiş adamı iman tahtasından! "
Aslında dile geldiğinde oldukça ürküten bu korkunç hikayeyi öyle bir eda ile anlatmıştı ki; bir kaç kişi kendini tutamayıp güldü.
" Ne gülersin Sansar" dedi içlerinden birine.
" Kusura kalma ana yaa öyle komik anlattın ki dayanamadım" dedi gülen.
Sultan yine Nimet’ e dönüp " Aman ha bu Sansar Naciye’ ye dikkat et kızım. Kıymetli bir şeyin varsa ortada koma, anında yürür gider" dedi. Bu sefer başkaları gülünce alındı Naciye.
" Aşkolsun be ana madara ettin bizi iki dakikada. Ben sana söz verdim, tövbe ettim unuttun mu? " deyip yüzünü düşürdü. " Tamam kız takılırım bilmez misin? " dedi Sultan muzip bir ifade ile.
Yenilen yemeğin ardından sıra çay faslına geldiğinde, içlerinde eli-yüzü, kılığı en düzgün olanı ayağa kalkıp " Size afiyet olsun. Ben biraz kitap okuyacağım." diyerek gidince Sultan Nimet’ in kulağına eğilip, bu da Deniz dedi.
" Şehirlidir, yol yordam bilir. Mürekkep yalamışlığı, eli kalem tutmuşluğu da vardır. Düşünce suçu mudur nedir onu işlemiş derler. Bak Rabbimin işine ki, bu kadar millet düşüncesizlik ettiğinden, aklı-selim düşünemediğinden şurada yatarken, bu fidan düşündüğü için koparılıp atılmış buralara"
Kısa bir sessizlik olunca Nimet nefesini tutarak beklemeye başladı. Sıranın kendisine geldiğini biliyordu. Bütün gün merakla beklenilen hikayesini anlatmaya başlayacağı soru gelmekte gecikmedi. Sultan ona doğru dönüp " Haydi bakalım Nimet kızım şimdi sen anlat bizlere. Buraya nasıl düştüğünü? "
YORUMLAR
Hamuş-71
Sen okuyup ayrılıyorsun ama sayfamda bıraktığın ışık, sevgi ve bunlardan doğan sıcaklık karşılıyor beni her seferinde.
Ve sıcaklık sayfamdan her zaman olduğun yere doğru akıyor. Yüreğime...
Bitimsiz ve daim sevgimle melek yüzlüm.
Düşünce suçu vurgusu iyi fikirdi. İyi de işlenmiş. Yazı ilk bölümde öykü modundaydı. Bölümler ilerledikçe anlatım diili romana yaklaşmaya başladı. Hızlı geçişler kısa tasvirkler yerini daha derin ve ağır bir anlatıma bırakmaya başlamış. Böylesi daha güzel bana göre. Biraz zahmetli olur tabi.
Seni bıraktığım yerin daha ilerisinde görmek hep güzel, hep güzel benim çalışkan dostum.
Sevgiler.
Hamuş-71
Benim içinde seni burada hep aynı sıcaklıkla görmek hep güzel, hep güzel can dostum.
Bitmez sevgimle öpüyorum o güzel, dost yüreğinden.
Şehirlidir, yol yordam bilir. Mürekkep yalamışlığı, eli kalem tutmuşluğu da vardır. Düşünce suçu mudur nedir onu işlemiş derler. Bak Rabbimin işine ki, bu kadar millet düşüncesizlik ettiğinden, aklı-selim düşünemediğinden şurada yatarken, bu fidan düşündüğü için koparılıp atılmış buralara"
Seri çok güzel gidiyor, memleketimden insan manzaraları görüyorum. Kimi düşüncesilikten, kimi de fazla düşünmekten düşmüş ha:( Yazık.
Kalemini kutlarım Hamuş, sevgilerimle.
Hamuş-71
Sevgili Yazarım sizi sayfamda görmek ve değerli yorumlarınızın muhatabı olmak ayrı bir mutluluk benim için.
İlginize beğeninize kalben teşekkür ediyorum.
Selam ve dua üzre...
Hamuş-71
İlginize çok teşekkür ediyorum değerli kalem. Bunu bilmek daha da güç veriyor bendenize.
Saygılar.
Yer yer güldüren
Yer yer karamsarlık denizinde sürgün edilen bir hikayee
Emeğine güzel yüreğine kalemine sağlık gülüm
Başarıların daimliğiyle sürsün
Hamuş-71
Hayatın ta kendisi gibi değil mi Sultan' ım? Zaten her birimizin yaşadığı farklı öyküler değil midir?
Güzel ziyaretin her daim mutluluk bahşediyor bana. Çok teşekkür ediyorum o güzel yüreğine.
Kalben sevgimle...