- 595 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BAZI ŞEYLER DAĞINIK KALMALI
Hicran Aydın Akçakaya 01.12.1971 yılında Muğla’da doğdu 1974 yılından bu yana Bodrum/Bitez’ de ikamet etmektedir. Öğrencilik yıllarından beri edebiyata olan tutkusu yakın arkadaşları ve öğretmenleri tarafından sürekli itibar görmüştür. O yıllarda yazdığı şiirler ve öykülerle Birincilikleri ve dereceleri bulunmaktadır. Okumanın ve yazmanın dışında fotoğrafçılığa da büyük merakı ve ilgisi bulunmaktadır.
İlk kitabının ismi Külendamlılar ikinci kitabı Denize Düştüm Maviye Sarıldım. Üçüncü kitabının ismi bazı şeyler dağınık kalmalı.
Edebiyat defteri ve diğer sitelerde de şiirleri ve yazıları şair arkadaşları tarafından beğeni ile okunmaktadır. Hemşehrimiz olarak bizlerinde gönlünde taht kuran şair, yazar Hicran Aydın Akçakaya arkadaşımızı onura etmek için Fethiye’den şair ve yazar arkadaşlarla birlikte 03 12 2011 tarihinde Bodrum mavi salonda buluştuk. Sunuculuğunu Gülay Somer’in yaptığı imza gününde Misafirlerini çok güzel bir ortamda okuyucularınla paylaşan Akçakaya, şiirler okunarak başlayan imza günü çok sayıda şair ve yazarların ilgisini çekmiştir.
Hicran Aydın Akçakaya şair dost arkadaşlarınla buluşmanın da getirdiği bir heyecanla sımsıcak esprili hareketleriyle de tüm dostlarının ilgi odağı olmuştur.
BAZI ŞEYLER DAĞINIK KALMALI
Benim adım Hicran, ölümden bir önceki nefes bir önceki an...Yüreğimde ne varsa dilimde, kalemimde. Gerçek insanlar tanıdığım kadar maskeli olanlarla da karşılaştım. Yüzüme gülerken maskelerinin düştüğünü hissettim buna rağmen gülümsedim onlara ama diyemedim. Aldatmadım kimseyi bu yüzden vicdanım rahat. Sustum bazen sorular karşısında ama yalan söylemedim, sevdiklerimden de karşılık beklemedim. Çünkü biliyorum ki herkesin yüreği bir başka çarpar ve herkes başka sever.
Üzüldüm mü? Evet, bazen üzüldüm ama aldanmadım. Yeri geldi af diledim, yeri geldi af ettim ama yaşadığım hiç bir şeyi unutmadım. Belki de en büyük aptallığımdı bu. Etrafımı saran buz duvarlara rağmen asla korkmadım beş duyumu yitirmekten. Tek korkum yüreğimin buz tutmasıydı ona da izin vermedim hiçbir zaman. Biliyorum ki donsa da bütün duyularım ben yüreğimle görecek, yüreğimle duyacak, yüreğimle dokunacak, yüreğimle işitecek ve yüreğimle seslenecektim…
Çok şey öğrendim insanlardan. Bana şüpheyle bakanlardan şüphe etmeyi öğrendim mesela, cesur olanlardan cesareti, kötülerden kötülüğü, iyilerden iyiliği... Ön yargılı olmaktan ziyade ön kaygılı olmayı yeğledim hep insanlara karşı. Belki de bu yüzdendir ilk anda herkese hep soğuk bir cam ardından bakıyor olmam. Kaygılarım çoğaldıkça insanlardan uzaklaştım, yok oldukça sevdim onları.
Bir tek şunu beceremedim hayatım boyunca çok çabaladığım halde güzellikleri taşa, kötü an(ı)ları suya yazabilmeyi… Ben her ikisini de taşa yazanlardanım ama şöyle teselli ediyorum kendimi; acılar öldürmüyor olduruyor, olgunlaştırıyor insanı. Yakıyor, acıtıyor, pişiriyor ama öldürmüyor.
Hayat bir şiirdir yaşanır bilinmez, yazılır silinmez!