- 1152 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DRAMALI MOLLA MUSTAFA.(2)
’Genç bir erkeğin eşini kaybetmesi kadar zor bir olay yoktur.’ gerçeğini Molla Mustafa yaşayarak öğrendi...Kaderin bu acı realitesini zaman zaman Rodopların zirvesine bakışlarını çevirerek yaşlı gözlerle yaşadı..Rahmetli eşini çok aradı,çok özledi..İsmaile kimseciklerin görmediği anlarda sarılarak özlem gidermeye çalıştı..Aylar ayları,yıllar,yılları takip etti ;hiç söndüremedi içindeki sevgiyi..
Türk Tarihinin 1878-1911 dönemini inceleyen,tarafsız araştırmacılar şu tesbiti
yapacaklardır...Otuz iki yıllık bu devrede yürütülen akılcı dış politikalarla toplum ciddi bir savaş yaşamamıştır...Ekonomik ve sosyal hayat süratle iyileşip gelişmiştir.. Eğitim,sağlık,haberleşme ve iletişim,ulaşım,milli sanayi,bankacılık konusunda çok önemli adımlar atılıp,toplum hızla zenginleşmeye başlamıştır..Ziraat Bankasının büyümesi,demir yollarının gelişmesi,telgraf ve telsiz ağının bütün ülkeyi kaplaması,hastahanelerin ve tıp fakültelerinin çoğalması,okulların artması, ilk kız mekteplerinin açılması hep bu dönemin ürünleridir...Malesef anılan başarılar,siyasette yaşanmamış...Cadı kazanını bile aşan siyasi durum ülkeyi büyük felaketlere sürüklemiştir...İçin için kaynayan Balkanlar,İstanbuldaki iktidar oyunları,düşmanları keyiflendirmiştir...
Molla Mustafa bu dönemde doğmuş,iş hayatına bu dönemin sonlarında başlamıştır...On yıl gibi kısa sürede ticarette çok ileri noktalara ulaşmıştır...1916 yılının yaz aylarında Dramada kurulan Batı Trakya Kurtuluş Komitesi Başkanı Yüzbaşı Fuata bir sandık içinde bölgesi adına teslim ettiği beşbin altın Osmanlı lirasını verirken yaptığı sohbette...’Yüzbaşım şayet biz toplum olarak 1880-1910 yılları arasında yakaladığımız ekonomik istikrarı eğer bir on yıl daha uzatabilseydik çok daha başka yerlerde olurduk bu gün,yaşadığımız acıları da tatmak zorunda kalmazdık...’ sözleri komitenin diğer üyeleri Şakir Bey,Cevat Bey ve bir çok yerli şahsiyet tarafından ilgi ve takdirle karşılanmıştır..
Düşünce ve inanç konusunda Muhafazakar anlayışa sahip olan genç iş adamı,Serbest Piyasa Ekonomisinin bütün problemleri çözeceğine inanmaktadır...Ona göre hür teşebbüs hakkı,toplumu müreffeh seviyelere taşıyacak bir güç olarak durmaktadır insanların karşısında..Bir milletin fertlerinin zenginliği,o milletin zenginliğidir...Bu yüzden geçmişteki hatalar yapılmamalı,gayri müslimlerin yanında,müslüman tebaada mutlaka ticaretin içinde bulunmalıdır...Bunun için Molla Mustafa çocuklarına kaliteli bir tahsil yaptırma düşüncesinde idi...Tahsil yaptıracağı eğitim kurumlarını da tesbit etmişti..Hedef,Galata Sarayı Mektebi Sultanisi veya yeni açılan Kabataş Mektebi Sultanisinden sonra İstanbul Yüksek Ticaret Mektebi idi...
Çocukların ticari hayata eğitimli başlaması,işlerin daha ileriye götürülmesi demekti............... O yılları iple çekiyordu Molla Mustafa...Ama o yıllar hiç gelmedi ona ve çocuklarına...Trablusgarp Harbi,Balkan Savaşları,1.Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı tam on üç yıllarını imha etti..Bütün planlar alt üst oldu..Çok büyük acılar yaşandı...Hüzün kol gezdi bu güzel topraklarda....
Değerli eşini hiç unutamadı Molla Mustafa onun hatıraları ile üç yıl yaşadı..Genç bir erkeğin uzu süre bekar kalması iyi karşılanmazdı bulunduğu toplumda,Mahmatlıdan babası Balkan Savaşında şehit düşecek,Sıhiye Çavuşu Şaban Efendinin büyük kızı Hafize Hanımla ikinci evliliğini yaptı....Bu izdivaçtan iki kız çocuğu dünyaya geldi...Harbi Umumiden sonra da iki büyük oğlu,Mestan ve Ahmeti ,babalarından sonra iki ağabeylerini de 1.Dünya savaşında kaybeden iki küçük baldızı ile nikahladı...Molla Mustafaya göre bu büyük yara toplumun birbirine sahip çıkması ile aşılabilirdi...
Osmanlı toplumunun Tanzimat sonrası dönemde bedelli askerlik müessesesi yürürlüğe girdi..Önceleri elli altın Osmanlı lirası ile başlayan uygulama,daha sonra otuz altın Osmanlı lirasına düşürüldü...Örneğin bir nahiye müdürü sorumluluk alanında yüz bedellinin toplam parası olan üçbin altın lirayı ilçedeki ilgili birime teslim ettiğinde sevinçten uçuluyordu...Unutulmasın ki savaş yılları meteliğe kurşun atılan yıllardı...
1913,12 Eylülünde kurulan Batı Trakya Türk Cumhuriyetinin kuruluşumda en etkin
çalışanlardan oldu Molla Mustafa..Süleyman Askeri Bey,Devletin kurucu Cumhurbaşkanı
Müderris Salih Efendi ve kuruculardan Genel Kurmay Başkanı Eşref Kuşçubaşı ile
yakın doslukları vardı..Taki 1913 Ekim sonunda Yunanlılar tarafından tanınan,
bu bağımsız devlet,Bükreş Anlaşması gereği Bulgarlara bırakılana kadar...
Savaş zamanı işler nasıl olabilrdi.?Hep hazırdan yendi...Bölgedeki savaşlar,Yunan-Bulgar çekişmesi oldukça yordu ahaliyi..Anadolunun;büyük devletlerin kontrolünde Yunanlılar tarafından işgali oldukça üzdü yaralı Rumeli insanını..Bölgedeki her fert Meriç Nehrinden,Usturma Nehrine kadar olan yerleşim yerlerinin bağımsızlığı için kurulan Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti ile canla başla çalıştı,,,Molla Mustafa bu dönemde bütün işlerini bırakıp aktif yöneticilik yaptı,yetişkin oğulları ile birlikte...Canla, malla bölgenin kurtarılması için mücadele etti...Hedef, Usturma Nehrine kadar olan bölgeyi Vatan Toprağı yapmaktı..Bu dönemde Molla Mustafa Mahmatlı nın Muhtarı
Büyük Oğlu Molla Mestan baş azası idi....
Lozanın bir parçası olan 30.Ocak.1923 tarihinde imzalanan Türk-Yunan Nüfüs Mübadelesi Antlaşması sevinçle hüzünü birlikte getirdi....Mesta-Karasu sınır kabül edildi..Nehrin batı yönünde karşısı mübadil oldu...Diğer taraf gayri mübadil...Ağlayanlar,bayılanlar,siz giderseniz biz buralarda nasıl yaşarız çığlıkları...Molla Mustafa bütün olanları sessiz ve hüzünle takip ediyordu...Çocukları;
Mestan 26
Ahmet 23
İsmail 16
Müzeyyen 12
Ayşe 9 yaşında idi,,,
Ayrılık vakti gelmişti beşyüz yıl vatan olan bu topraklara veda zamanı idi zaman...Günlerce boğazlarından tek lokma geçmedi...İki gelin ellerinde bebekleri ile feryadı figan ediyorlar,biz bu toprakları terk etmeyiz nidaları gökyüzüne yükseliyordu...Hüngür hüngür ağlayan yaşlı kadınlar,erkekler gözleri kan çanağına dönmüş şekilde o akraba evi senin bu komşu evi benim , mecnun gibi dolaşıyorlardı...
Mahmatlı yedi büyük mahalleden oluşmktaydı..Ağalar Mahallesi:Beşir Oğulları,Softa
Oğulları ve Recep Oğulları bu mahalledendi..Medrese bu mahallede bulunmaktaydı..Aynı zamanda bu mahallede büyük bir camide vardı..Bu Mahallenin tamamı mübadelede
Samsuna yerleşecekti..Kıran Mahallesi:Karaosmanlar(Şeyhoğulları),Bekir Ağalar,İdris
Ağalar bu mahallede hayat sürmektedirler ve Mahmatlının en büyük Camisi bu mahallede
bulunmaktadır..Şefeteyn Mahallesi:Bu mahallede Feyzullah Oğulları yaşamış ve mübadele ile
Kocaeli ve Samsuna yerleşmişlerdir..Piren Mahallesi:Şaban Hocalar bu mahallede yaşamış
ve mahallede bir mescid bulunmaktadır..Hüseyinköy,Mahmatlının Tren İstasyonudur ve köye uzaklığı 6 km dir..1923 sonlarında bu büyük yerleşkede elem zirve yapmıştır..
Molla Mustafa Beldenin en büyük camisinde erkekleri alt katta,kadınları üst katta topladı...Olanların takdiri Hüda olduğunu söyledi...Bu saatten sonra yapılacak yorumların işlerini kolaylaştırmayacağını belirtti...Bize düşen İnsanlık tarihinin belkide en acıklı olaylarından birini tevekkülle uygulamaktır ..Şimdi kurulan tasfiye komisyonlarının emirleri doğrultusunda hareket edeceğiz dedi...Ağlamaktan gözler şişmiş insanlar metanetli bir şahsiyetin karşısında az da olsa feraha erdiler...Yanına gelip kucaklayanları hem teskin ediyor,hemde boğazına takılıp günlerce geçmeyecek bir nesneyi yutkunarak yutmağa çalışıyordu...Ama zorlansa da yutamıyordu...
Aynı yılın Mayıs ayında büyük oğlu Mestan Efendiyi Beldenin hemen altındaki tren istasyonundan bir aile büyüğü ile İstanbula gönderdi...Amaç havayı koklayıp ona göre adımlar atmaktı...Mestan Efendinin Rum Ahali çok hesaplı olarak gayri menkullerini satıyor raporuyla, hiç ilgilenmedi bile...Yaşadıkları belde tütün zürrasının bulunduğu bölge idi,kendi de bu işin ticaretini yapıyordu...Öyle ise gidilecek yer böyle bir merkez olmalıydı...O yerde bulundu...İstanbul limanına da çok yakın İzmid yerleşkesi ve civarı...
Bütün hesaplar ona göre yapıldı...Hatta trenle bir kaç kafile gönderildi bile...En yakın akraba çevresi gemi ile gidecekti..Çünkü gemilere daha fazla yük atılabiliyordu...En sevdiği iki gözü gibi baktığı çok özel hayvanlarını bile götürebilecekti..Onlarla bile müthiş bir bağ kurmuştu Molla Mustafa bırakamazdı onları yalnız başlarına...Beyaz benekli kısrağı ve tayı..Avrupadan özel getirttiği üç montofon ineği...Biri yanından hiç ayrılmayan köpeği karabaş ve av köpeği Yel....
Bakalım evdeki hesap çarşıya uyacak mıydı...?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.