- 1086 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
ÜÇ GÜL'ÜN RENGİ SARI -7-
Öğlen güneşi, sıcaklığını bedeninimizden ter olarak çıkarıyordu.Yol kısaydı belki, ama sıcak tepemize konmuş akbaba gibi vurup duruyordu.Bu durum yürümeyi zorlaştırdığı gibi sinirlerimizi ve susuzluğumuzu ikiye katlamıştı.Ağaçlar huşuda,asfalt yollar bile buğuda yağmur beklemekte.Biz ise, ter kan içinde adresi bulma gayreti ile cebelleşmekteyiz.Neyse ki, verilen adresi bulduk. Nergis Sokak, Kalyoncu Apt. No:4 "İşte burası Leyla…" Leyla’daki heyecan ileri dereceye ulaşmıştı.Sıkıca tuttuğum elleri terlemiş yürürken nefes nefese kalmıştı.Evet, ben de heyecanlıydım ama...Nihayet o evin önündeydik.
“Abla, bu nasıl büyük bir ev yanlış gelmiş olmayalım?” dedi.Nefesini zor topluyordu.
“Valla kızım, ben de şaşırmadım desem yalan olur.Ama adres burayı gösteriyor.Zili çalalım gerçek neyse ortaya çıkar.Hadi bismillah”
“Zırr zırr zırrr”
Binayı çepe çevre saran, yüksek taş duvarlı ve sarmaşık dolalı evin demir kapısı gıcırtısıyla beraber açıldı.Güvenlik olduğu belli olan adam bizi görünce;
“Buyurun,genç hanımlar!” dedi gülümseyerek.
Elimdeki adres kağıdını verdim. Şöyle bir baktı ve;
“Aradığınız yer burası buyurun, hanımefendi sizi bekliyor “ dedi. Şaşkınlığım iki katına çıkmıştı.Benim gibi köyden hem de üvey anasının dayaklarından kaçmış bir kızın böylesine bir evin sahibesiyle nasıl alakası olur? Anlamaya çalışıyordum.Ayrıca ninem olduğu söyleniyor. Bu işte kesin bir yanlışlık var kalıbımı basarım.Bakalım hayırlısı !
Güvenlikçi olan orta yaşlı güleç yüzlü adam “Girin,girin” dedi.İçeri girdik.Bahçesi kocamandı.Her türlü ağaç ve çiçekle süslenmiş bahçe, adeta cennetten bir köşeydi.İçeride ayrıca büyükçe bir havuz vardı.Ortadaki geniş ve büyük merdivenlerden yukarı çıktık. Çalınan kapıyı açan hizmetçi, büyük bir özenle içeri buyur etti bizleri. Oldukça büyük ve güzel bir evdi. İçerdeki ahşap merdivenler ve duvarlarda ki büyükçe tablolar ilk dikkatimi çeken nesneler oldu. Böylesi bir evi daha önce görmemiştim.Leyla tuttuğu elime iyice sarılarak bana baktı.Şaşkınlığı ve hayreti gözlerinden okunuyordu.Gerçi benim ondan bir farkım yoktu.Lakin belli etmemeye çalışıyordum.
“Geçin, buyurun oturun” dedi hizmetçi büyükçe koltukları göstererek. ”Bu arada, Hanımefendi gelene kadar ne ikram edeyim size?” dedi.
“Bilmem, ne içelim Leyla?” İyice şaşkına dönen Leyla, topu bana atmıştı.Küçük düşmemek adına hiç düşünmeden
“İki adet karışık meyve suyu alalım” dedim.
Meyve sularını içmiş,etrafı gözetlemeyle meşgulken.Merdivenlerden inen orta yaşlı güzelce giyimli,alımlı bir kadındı gelen.
“Oooo benim güzel torunum gelmiş. Sefa gelmiş hoş gelmiş.” diyerek bize doğru ilerledi.Eğilerek önce beni sonra Leyla’yı öptü.
***
“Halil Efendi, Ayla ile Leyla daha gelmediler mi?”
“Yok bey’im, Ayla sabah yanıma geldi. Dışarı çıkacağını hatta Leyla’yı da alacağını söyledi" Ben de sebebini sorunca;
“Telefon geldiğini ve kendisinin tanımadığı bir akrabasına gideceğini söyledi.Ben de epey meraklandım doğrusu.”
“Evet Halil doğru, o telefon bana geldi.”
“Size mi?”
“Evet ! “
“Ara sıra, bizim yurdu hayır sever vatandaşlar arar, yardım edeceklerini beyan ederler.Biz de eksikleri söyleriz onlar da yardım ederler.Sabah gelen telefon şimdiye kadar aldığım en ilginç telefondu.”
“Nasıl yani bey’im”
“Gelen telefonda ki kadın, zengin ama dul bir kadın olduğunu söyledi.Artık orta yaşları aştım.Kendimi iyice yalnız hissetmeye başladım.Bana on-onbeş yaşları arasında eli ayağı düzgün zeki bir kızı evlat edinebileceğini söyledi.”
Ben de ona; “ Olur ama o yaşta bir çocuk sizi ne olarak bilip itaat edecek veya size nasıl bir sevgi gösterecek? İsterseniz daha küçük aklı kesmeyen çocuk verebiliriz” dedim
“Doğru söylüyorsun ama benim o kadar bekleyecek vaktim yok,sizin önereceğiniz o çocuğa ninesi olduğumu söyleyin,gerisini ben hallederim. “ dedi.
“Ben de tamam o zaman buraya kadar teşrif edin işlemleri yapalım” dedim.
“Öncelikle önereceğiniz çocuğu bana gönderin bir konuşayım. Sonra, o dediklerinizi yaparız.Adres verdi ve o çocukları tek başına gönderin gelsin beni bulsunlar ” dedi.
İşte olay bu Halil efendi.
“Evet bey’im yavrucağa inşallah talih kuşu kondu “
“Öyle görünüyor”
***
Devamı varr
YORUMLAR
Tabi takdir edersiniz ki yazıyı okudum ama aklım hep fotoğrafta kaldı...
Nerden buldunuz bu güzel fotoğrafı?
Harikaydı... :)
İbrahim ERZURUMLU
Selim Gardaş...
Bak bir de reyting kaygısı çekiyordun. Ben tutacak diziyi gözünden anlarım. Tutar bu dizi dedim tuutu. Her gün de izleyici kitlesi artıyor..Anlatım ve işleyiş mükemmel. Fotoğraflar zaten tam usta işi. Bu günkü olayda tek takıldığım nokta bir kız yurdundan , büyüğü onbeş yaşında olan iki kızı hiç bilmedikleri, sadece sesini telefonda duydukları bir kadının sözüne bakarak yalnız başlarına bir yerlere göndermezler.
Bir abin olarak sadece tavsiye: Yanlış anlama...Okuyucuların dikkatini hiç bir zaman yabana atma...
Bu ayrıntı dışında mükemmelsin...Kutlarım.
Selam ve sevgilerimle.
İbrahim ERZURUMLU
sami biberoğulları
Valla dönüp dönüp bakıyorum...
Bu çivit mavisi eski evimizin iç duvarlarının rengi idi.
Bi babamı anımsarım kara bıyıklı,bi de duvarları çivit mavisi.
Bi ellerini anamın,
Bi de naaylon terliğin şaklamasını.
Bi de popomdaki terliğin altından kalan
Baklava dilimli kızarıkları.
Bi de gazoz
Bi uzay Yolu.
Mıster Sıpak.
Doktor Makkoy.
Ve mavi çivit boyalı duvarlara vuran hıçkırıklarım.
Yazlık sinemaya götürülmeyişim.
Son dem ağlamalarımın faaydasızlığı.
....
Tebrik ettim.
İbrahim ERZURUMLU
Fotoğraf harika...
Muteşem bi seçim...
Saygı ile... değerli Dadaş .
İbrahim ERZURUMLU
İbrahim ERZURUMLU
Yazınızı okumaya başlamadan evvel, hemen şunu belirtmeliyim ki, seçtiğiniz fotoğraflar, bir fotoğraf sever/amatör bir fotoğrafçı olarak çok hoşuma gidiyor... Umulanın dışındaki gelişmeler ile devam eden yazılarınızı keyifle takip ediyorum. Bakalım neler olacak....SAYGIYLA