- 2468 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
LE LE LE SAKİNE
Okul telefonu si bemolden zırrrrr zırrr diye ötmeye başlamıştı. Kaldırdım ahizeyi. Karşı tarafta melodi gibi bir bayan sesi.
- Akmeşe Yatılı İlköğretim Bölge Okulu değil mi?
- Evet Hamfendi.
- Müdür Beyle mi görüşüyorum.
- Baş Yardımcısıyla görüşüyorsunuz.
- Sayın Hocam Milli Eğitim Bakanlığından arıyorum. İlköğretim Genel Müdürümüz Sayın .. ( Adını unuttum ) Sizinle görüşecek. Hattan ayrılmayın lütfen.
İlköğretim Genel Müdür mü? Aha da hapı yuttuk. Kim bilir yine ne oldu.
Az sonra oldukça kart bir erkek sesi:
- Sayın Müdürüm ( Oh be sonunda nihayet... Müdürün ayağını da kaydırıyorum galiba ... Baksana müdürüm dedi bana.) Milli Eğtitim Bakanlığı olarak yeni bir proje başlatık. Bu proje kapsamında öğretmenlerimiz köylü vatandaşlarımız ve öğrencilerimizin katılımıyla çeşitli faaliyetler yapacaklar. Örneğin Tiyatro, spor karşılaşmaları filan. Konunun kapsamını buraya göndereceğiniz öğretmenlere teferruatıyla anlatacak ve onları bu yönde eğiteceğiz. Bu bakımdan sizden bana iki öğretmen ismi önermenizi rica edecektim.
- Sayın Genel Müdürüm bir dakika düşüneyim bakayım kimleri gönderebiliriz.
- Hocam benim elimde okulunuz öğretmenlerinin listesi var. Ben buradan okuyayım. Siz olur ya da olmaz deyin.
- Baş üstüne Genel Müdürüm. Öyle yapalım.
- Sami Biberoğulları varmış.
- Efendim o benim. Hem idareciyim hem de ayağım sakat. Ankara’ya gelemem.
- Hımmm.. Selahattin Şabul?
- Onun da özürlü bir çocuğu var onu bırakıp gelemez.
- Saffet Sağır? ( Bir önceki yazımızın kahramanı )
- Oldukça asabidir. Köylüye de öğrenciye de yazık olur.
- Sakine Aktaşlı?
- Olmazzzzz ( Öyle bir olmazzz çekmişim ki ben de şaşırdım kendime ) Sakine Hanım neredeyse emekli olacak. Onu yormayalım böyle işlerle.
Hiç Sakine’ciğimi o yaban ellerde kurdun kuşun önüne atar mıyım ? ( Hay Allah sonunda beni de alıştırdılar. Bir insana yüz defa deli dersen delirirmiş. O hesap. Fitnebazların iki de birde ’ Sami’nin Sakinesi demesi yüzünden sonunda ben de kabullendim galiba. )
- Kardeşim sizin okulunuzda bir tane bile sağlam insan yok mu Allahını seversen.Ne bu ya o sakat, bu yaşlı. Yokmu şöyle genç-dinç öğretmeniniz?
- Müdürüm eldeki malzeme bu ( Artık tepem atmış..Ulan sanki bu okula tayinleri ben yapıyorum. ) Ben size iki genç öğretmen adı vereyim madem. Hacer Demir ve Ergönül Çetin var Uyar mı ( Aynen söyledim bunu yani uyar mı yı )
- Tamam hocam bu iki arkadaşa görevlendirme yazısı yollayacağım ben . Yazıyı alır almaz Ankara’ye gelsinler.
Hacer ve Ergönül’ü seçmiştim kurbanlık olarak. İkisi de bana hayır demezlerdi zaten. Oh be Sakine’ciğimi kurtarmıştım. ( Hay Allah yine Sakine’ciğim dedim di mi ?)
Yatılı okullarda öğretmenler genel olarak okulun lojmanlarında ikamet ederler ve birbirleriyle çok içli dışlıdırlar. O bakımdan da Bir öğretmenin en önemli konusu bir diğer öğretmendir hep.
Sakine Hanım o köyün vatandaşlarından bir öğretmenimiz. Ataları Romanya’dan göç etmişler o köye. Diğer köylülerin aksine Sakine Hanım ve ailesi Tatar asıllı. Zaten köyde bir de aşçımız var Tatar asıllı olan. Diğerleri Yunanistan, Bulgaristan ve Yugoslavya göçmeni. Çok mükemmel bir öğretmen olan Sakine Hanımın tek kusuru kızdığı zaman dayağı esirgemeyen ve bunu da genellikle cetvel ile uygulamaya koyan biri olması.
Aşağı yukarı elli yaşlarında olan Sakine Hanım hiç evlenmemiş. Gençliğinde süper güzel bir hatun kişi olduğundan ’ Armudun sapı, üzümün çöpü ’ diye diye ellisine kadar bekar kalmış. Okulda da öyle her kesle çok samimi olmuyor. En samimi olduğu öğretmen benim. Çünkü ikimizin bir ortak özelliğimiz var: İkimiz de okulun müzik derslerine giriyoruz. Sakine Hanım Akordeon çalıyor, ben de az buçuk saz ve fülüt. Öyle olunca da zaman zaman boş derslerimizde, teneffüslerde, Öğlen yemek aralarında, öğretmenler odasında başlıyoruz meşk etmeye ’ Açık bırak pencereni, örtme perdeyi bu gece’ den başlıyoruz. ’ ben seni unutmak için sevmedim ’ den çıkıyoruz. Hal böyle olunca da bizim fitnebazlar cadı kazanlarını kaynatıyorlar. Bir iki konser ve bir iki sadece ikimizin başbaşa meşki sonrası artık Sakine Hanım Sami’nin Sakine’si olarak anılmaya başlandı. Hatta durum taaa benim hanımın kulağına kadar gitti ve artık hanımın da diline düştüm ’ Bu gün Sakine’ciğinle hangi parçayı geçtiniz bakalım? ’ ’Yav yapmayın , etmeyin. Kadıncağızın kulağına giderse çok üzülür, ayıptır, günahtır’ diyorum ama aldıran kim. Köy yerinde her zaman böyle bir eğlenceyi nereden bulacaklar?
BİR ARSLAN MİYAV DEDİ.
O gün Sakine Hanım nöbetçi öğretmendi. Okulun yatakhane binasının olduğu bölümdeki bahçeye geldi. Eyvahhh ki Eyvahhh.... Bir grup öğrenci geniş bir halka yapmışlar hep bir ağızdan yüksek sesle türkü söylüyorlar.Zaman yanlış. Çünkü ders zili çoktan çalmış. Ama ondan daha yanlış olan seçilen türkü: ’ Le le le Sakine / Kalk gidelim tütüne ’ Bu türkü....İşte bu türkü, Sakine Hanımı arenadaki kırmızı görmüş boğaya çevirmeye yeter de artardı. Bir türlü akıllanmayacaklardı bu veletler. Yasaktı yahu yasaaakkk.
Sakine Hanım elinde cetveliyle hızla kalabalığa doğru hareket edince arkasından seslendim. ’ Hoca Hanım durun, Heyyy Sakine Hanım bakar mısın az. ’ Lakin duyan eden yok. Çocuklara seslendim . Onlar da duymadı. Dördüncü sınıf veletleri topluca , aşkla şevkle devam ediyorlar. ’ Le le le Sakine ’
Sakine Hanım sürüye dalan kurt gibi daldı öğrenci öbeğinin içine.. Eyvahhhh.. Felaket ki felaket... Ben hala bağırıyorum ’Hocam durrr’ diye. Bu aptal veletler ise dayak yiyen arkadaşlarını bile göremeyecek kadar kendilerinden geçmişler.
Sakine Hanım sonunda öbeğin ortasında sırtı kendine dönük azman bir öğrencinin sırtına indirdi cetveli. Dördüncü sınıf Öğretmeni Dadaş Arslan ’Uff’ dedi ve hışımla döndü. ’ Hoca Hanım ne yapirsin yav cemigimi kırdın ’ Sakine hanım dondu birden. Özür üzerine özür diledi Dadaştan.
Biz bir aileydik. Aile içinde böyle yanlış anlamalar olabilirdi ve her zaman tatlıya bağlanırdı konu. Bu sefer de öyle oldu. Bir Arslan miyav demişti ama o cetvel beni kurtarmıştı. Sakine Hanım’ın elinden aldım. Öptüm başıma koydum. Neden mi? Çünkü bu tarihten itibaren Sakine hanım Sami’nin Sakinesi değil ’ Arslan Bey’i döven Sakine ’ olarak anılmaya başladı da ondan. Yani artık yeni bir konuları vardı arkadaşların, hatta köylülerin: Kadından dayak yiyen süt dökmüş arslan.
YORUMLAR
çok keyifliydi geceyi kapamayı düşünürken öğretmenimden böyle hoş bir hikaye okumak iyi geldi doğrusu neşeniz samimiyetiniz insana verdiğiniz değer satırlara nakşediyor ne diyeyim öğretmenim iyi ki varsınız...saygılar
sami biberoğulları
Sizin yazılarınızı okumak da bana iyi geliyor her zaman.
Saygılar.
Gülümsemek ne kelime vallahi bitirinceye kaadar kahkahalar attım. Az daha bana bir laptop borçlanacaktınız:)) Dadaş hocanın cetveli yediği yerde koptum:)
Yok böyle bir güzellik. Sizi sitenin mizahçısı ilan ediyorum.Tartışmasız!
Benim diyen usta yazarlara taş çıkartacak titizlikte ve güzellikte bütün çalışmalarınız. Ben artık sizin amatör bir yazar olduğunuza inanmıyorum saygıdeğer hocam:))
Saygılar.
sami biberoğulları
Vallahi de billahi de amatör bir yazarım.
Selam ve saygılarımla.
Aynur Engindeniz
Maşallah.
Tekrar saygılar.
sami biberoğulları
Sayın hocam yazılarınızı büyük bir zevk alarak okuyorum:)Her seferinde tebessüm yüzümden eksik olmuyor...Aynı zamanda eskiler götürüp hayattan derslerde veriyorsunuz .Tebrikler..
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Gramerdir, kurgudur, şudur budur endişesinden uzak, tamamiyle yaşamın içinden gerçek bir anının kendi özgün ve içtenlikli diliyle aktarımı. Kent yaşamının aksine, kırsalda ne öyküler var; acıtan yanıyla, insancıl yanıyla, yokluğuyla, yoksunluğuyla... Hayata direnen umutlar var, idealler var, çabayla emekler var! Ve hepsinden önemlisi sevginin, dostluğun hası var, saygı var.
Bu anlamlı anıyı okurken etkilenmemek olanaksızdı! Kiminin çocuğu hastadır kiminin kendisi, kiminin anası babası veya eşi...Ama hepsi ortak bir idealde yüreklerini birleştirebiliyor bütün bu engellere karşın! Eğitime hizmet, bu çocukların daha iyi yaşama doğru önlerinin açılmasına olabildiğince yardımcı olmak! Bu eğitimle olur, başka bir şeyle olur...Ancak eğitim başı çekiyor tabii ki. Ve kırsalda, taşrada eğitim sorunları, eksikleri, beklentileri... Oradaki eğitimcilerin sade bir yaşam içinde , (bir yandan kendi yaşam düzeylerini yükseltemeden var olanı muhafaza çabaları, diğer yandan yetiştirmeğe çalıştıkları öğrencilerin kaderine olumlu etkileri) ellerinden geleni esirgemeden, büyük bir dayanışma içinde mücadele ediyorlar koşullar, olanaksızlıklar karşısında.
Sami Bey' in yapmacıksız, doğrudan ve tatlı dille yalın aktarımı, yaşadıklarını büyük bir samimiyetle okurla paylaşımı doğrusu çok güzeldi, etkiliydi. Dilerim, buna benzer anılarını aynı samimi aktarımla devam ettirmesi, okurla paylaşması. Eminim, edebiyatımıza katkısı olacaktır bu anıların.
Kendilerine samimi teşekkürlerimle, saygı ve dostça selamlarımla...
sami biberoğulları
Geçenlerde televizyonda bir komedi dizisi izliyordum. Adı bizim Yenge. Can sıkıntısı içerisinde zap-zup yaparken Denizlilinin dediği gibi '' Du bakali n'olcek '' dedim ve biraz takıldım. Takılmaz olaydım. Komedi dizinde ağlanır mı? Ben ağladım. Çünkü orada bir kaynana, dünürü olan gelinin babasını ikna etmek için şunları söylüyordu '' Ben kızınıza mükemmel bir hayat veremem. Ama şundan emin olun ki katıksız bir sevgi ve riyasız bir yürek verebilirim''
Sanırım işin özü bu: Katıksız bir sevgi ve riyasız bir yürek. Öğrencilerime de topluma da bunu vermeye çalıştım hep. O bakımdan da noktaya, virgüle, paragrafa ve de gramere hiç bakmadım bile. Belki onlarla daha güzel güzel olacaktı. Ne bileyim önemsemedim işte.
Yorumunuz için candan teşekkürlerimi sunuyorum. Sağolun var olun.
Selam ve saygılarımla.
RefikaDoğan
Nokta virgül değil; sizin yüreğiniz, özünüz nakış nakış yansımış yazıya. Ben çok etkilendim! Özümü gördüm, köyümü, okulumu, öğretmenlerimi ve insanımı...Lütfen, yazmaya devam edin! İnılmaz bir samimiyet, sevgi ve sadelik var gerçekle birlikte. Her satır içinde hayatlar, sevgiler, mücadeleler var ve hepsi de benim coğrafyamın, benim insanımın gerçeği! Size özümden bitimsiz saygı ve dostluk selamlarımla...
RefikaDoğan
Nezaketinize, duyarlılığınıza samimi teşekkürlerimle, saygı ve dostlukla...
Sayın hocam ; şu tatil gününüzde yazınız hepimizi güldürmeye yetti. Çokça da moral verdi bizlere.
Ne diyelim ; Allah da sizi güldürsün !
sami biberoğulları
selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Hocam emeğinize sağlık gülümseyerek keyfle okudum sağ olun var olun emi . Saygılarımla.
sami biberoğulları
Saygılar benden.
sami biberoğulları
Esma KAHRAMAN
sami biberoğulları
Selamlar, sevgiler.
tez elden sakine hanımcığımı evlendirmek lazım
ahah kocayı da döver o ,afferim be :)
sami biberoğulları
sami biberoğulları
Yorum için teşekkürler kızım.( İnşallah kızım olacak yaştasındır bir de baltayı taşa vurmayalım ) Sağolasın var olasın.
Selam ve sevgilerimle.
Roza
sami biberoğulları
hocam hem mantıklı yazı hem gülüyorum hemde gerçekleri anlatıyor emeğinize sağlık